Din bilgilerinin kıyâmete kadar bozulmadan devâm edeceğini, hem Kur’ân-ı kerîm, hem de hadîs-i şerîfler, haber veriyor. Hak üzere olan bir cemâ’at, kıyâmete kadar devâm edecekdir. Her yüz senede bir, bu dîni kuvvetlendiren âlimler yaratılacakdır. Evet, yetmişiki fırka meydâna çıkdı. İ’tikâdı bozulanlar çoğaldı. Ehl-i sünnetde de, câhiller, fâsıklar pekçok. Fekat, hak üzere olan da vardır. Hak yol meydândadır. Din, ilk asrda olduğu gibi, sâfiyyetini muhâfaza etmekdedir.
(Mişkât-ül-mesâbîh) hadîs kitâbının sağlam, sahîh olduğunu, dört mezhebin âlimleri sözbirliği ile bildirmekdedir. İşte bu kitâbda (Kitâb-ül-fiten)kısmında, Sevbân “radıyallahü anh” hazretlerinin haber verdiği hadîs-i şerîfde, (Bir zemân gelecek, ümmetimden bir kısmı müşriklere katılacak. Onlar gibi, putlara tapacak. Yalancılar çıkacak. Kendilerini Peygamber sanacaklar. Hâlbuki, ben Peygamberlerin sonuncusuyum. Benden sonra Peygamber gelmiyecekdir. Ümmetim arasında, doğru yolda olanlar, her zemân bulunacakdır. Onlara karşı olanlar Allahın emri gelinceye kadar, onlara zarar yapamayacakdır) buyuruldu. Bu hadîs-i şerîf gösteriyor ki, dinde reformcular, zındıklar, bu dîn-i mübîni, kıyâmete kadar, hiçbir zemân bozamıyacaklardır. Dünyânın her yerindeki kütübhânelerde bulunan İslâm kitâbları arasında bozuk, yıkıcı, bölücü olanları pekçok ve hergün çoğalmakda ise de, bunlar arasında doğru olanları da vardır. Bunlar hiçbir zemân yok olmıyacakdır. Ve hiçbir kimse yok edemiyecekdir. Bunlar, Allahü teâlânın hıfz ve emânı altındadırlar. Bu kitâbları arayıp, bulup, okuyup se’âdete kavuşanlara müjdeler olsun! Beyt:
Aranılan hazînenin nişânını verdim sana!
Belki sen kavuşursun, biz varamadıksa da.
36 — Dinde reformcu diyor ki, (İnsanlar âlim ve avâm olmak üzere iki sınıfdır. Birinciler, delîli bulur, ona tâbi’ olur. İkinciler ise, muayyen birini taklîd etmemek üzere müctehid ve fakîhlere tâbi’ olur. Avâmın muayyen mezhebi yokdur. Onların mezhebi, müftînin mezhebidir sözünün ma’nâsı da budur. Önceki âlimler yine diyor ki, muayyen bir müftîye bağlanmak lâzım değildir. Dilediğine sorup anlar. Avâmın hadîs ile amel etmeleri câizdir. Bu husûsda imâmlar ihtilâf etmemişlerdir. (Hidâye)de, kan aldıranın orucu için diyor ki, kan aldırdıkdan sonra, orucu bozuldu sanarak yirse, hem kazâ, hem de keffâret yapar. Çünki bu zannı, dînî bir delîle dayanmamışdır. Müftî böyle fetvâ verirse, onun için delîl olur. Eğer bir hadîse uydu ise, yine böyledir. Keffâret yapmaz (Kâfî ve Hâmidî).