401

Öğleye kadar, anlaşılamıyan bir yerde kalıp, öğle vakti, Ebû Bekr-i Sıddîkın evine geldi. Ebû Bekrin oğlu Abdüllaha [birçok gazâlarda bulundu. Onbirinci yılda vefât etdi] tenbîh edip, hergün kâfirlerin arasında dolaşıp topladığı haberleri ve yiyecek içecek alarak, her gece mağaraya getirmesini emr buyurdu. O gece, Ebû Bekr-i Sıddîk ile birlikde evden çıkarak, Sevr dağındaki mağaraya gitdiler. Mağara içinde, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” mubârek başını Ebû Bekrin dizine koyup uyudu. Mağaradaki deliklerden zehrli hayvan çıkıp da, Resûlullahı incitmemesi için, Ebû Bekr-i Sıddîk arkasındaki gömleği çıkarıp, parçalayarak, her parçası ile bir deliği tıkadı. Parça yetişmediği için, bir delik açık kaldı. Bu delikden bir yılan başını çıkarıp göründü. Ebû Bekr-i Sıddîk, yılanın dışarı çıkarak Resûlullahı incitmesini önlemek için, mubârek ayağını deliğe koydu. Yılan, mubârek ayağını ısırdı. Ayağını çekmedi. Fekat, acısından mubârek gözlerinden yaş akdı ve Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” mubârek parlak yüzüne damlayınca uyandı. Olanları anlayınca ısırılan yere mubârek tükürüğünü sürdü. Acısı hemen geçdi. Mağarada üç gece kaldıkdan sonra, Rebî’ul evvel ayının ilk pazartesi günü çıkıp, denize yakın yoldan deve ile Medîneye doğru yolcu oldular. Kudeyd denilen yerde bir çadıra rastladılar. Çadırdaki Âtike adındaki kadından birşey satın almak istediler. Za’îf, sütsüz bir koyundan başka yiyeceği olmadığını söyledi. (İzn verirsen onu sağalım) buyurdu. Mubârek eli ile koyunun sırtını okşayıp besmele ile sağdı. O kadar çok süt çıkdı ki, bulunanların hepsi bol bol içdi ve kapları da doldurdu. Sonra kadının zevci gelip bu mu’cizeyi işitince, zevcesi ile birlikde müslimân oldu.

Bütün kitâblar hicreti böyle anlatıyor. Mekke şehrinde Ebû Bekr ile Alîden “radıyallahü anhümâ” başka hiçbir müslimân bulunmadığına göre, Resûlullah Eshâbına evden çıkmayınız diye emr etdi sözünün doğru olmadığı açıkça anlaşılmakdadır. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh”, Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” iki yaş kadar küçükdü. Gençliklerinde arkadaş idiler. Çok sevişirlerdi. Bu sevgileri ölünciye kadar sürmüş ve hep artmışdır. Gece gündüz birbirlerinden ayrılmazlardı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” iki def’a Şâm tarafına teşrîf etdiği zemânlarda da birlikde bulunmuş idi. Bu kadar sevgiye, bağlılığa, fedakârlığa karşı Resûlullahın buna güvenmediğini yazmak, apaçık bir yalan ve iğrenç bir iftirâdır. Resûlullah, hicret edeceğini Ebû Bekre haber vermedi, diyor. Evi kuşatan kâfirler, Resûlullahın evden çıkdığını anlıyamadı.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.