Başkalarının da kazanması için çalışan Velîye (Vesîle) ve (Mürşid) denir. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmin Mâide sûresinde, (Vesîle arayınız!) buyuruyor. Vesîleyi bulmak ni’meti, dünyâ ve âhiret ni’metlerinin en kıymetlisidir. O hâlde, onu sevmek, hem bu ihsânın vesîlesi olduğu için, hem de, Allahü teâlânın sevgili kulu olduğu için, çok lâzımdır ve insanın birinci vazîfesidir. Hakîkî vesîleye kavuşmak, en büyük se’âdetdir. Onu aramak birinci vazîfedir. Hakîkî Mürşid, kıyâmete kadar mevcûddur. Hâlis olan tâliblere kendisini tanıtır. Düşmanlardan, ahmaklardan saklanır. Âdî, alçak kimseler, kıymetli şeylerin sahtelerini, taklîdlerini piyasaya sürerek, insanları aldatır. Böylece, kötü yoldan, menfe’at sağlarlar. Çok kıymetli olan vesîlenin de sahteleri vardır. Bu alçak kimseler, yalanlarla, hîleli kerâmetlerle, câhilleri aldatırlar. Müslimânlar için en büyük felâket, bunların tuzaklarına düşmekdir. Kendilerinin, dinden, îmândan, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarından haberleri yokdur. Sözleri ile küfr yayarlar. Hareketleri ile hep harâm işlerler. Câhilleri ve yeni müslimân olanları avlamakla geçinirler. Kur’ân-ı kerîm, bunlara (Münâfık)diyor. Bunların, Cehennemin dibinde, kâfirlerden dahâ çok azâb çekeceklerini haber veriyor. Sözleri, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarına, işleri bu âlimlerin fıkh bilgilerine uygun olmıyan, bu münâfıkların tuzaklarına düşmemeleri için evlâdlarımızı uyarmalıyız!
Bir kimseyi dil ile, beden ile övmek için, ismi severek söylenir, yazılır. Sâdık olan kimselere haber verilir. Resmi varsa, kıymetli yerde muhâfaza olunur. Kendi görülünce, ayağa kalkılır. İsmi ve ismini öven şi’rler, kasîdeler dıvara asılır. İslâm dîninde, her ne niyyet ile olursa olsun, insan resmi, heykeli yapmak ve bunlara hurmet etmek, harâmdır, büyük günâhdır. Evvelki dinlerde harâm değil idi. Bunun için, Îsâ ve İdrîs aleyhimesselâm semâya çıkarıldıkdan sonra, mü’minler Peygamberlerin ve Evliyânın resmlerini, heykellerini yapıp, yükseklere koydular. Karşılarında eğildiler, secde etdiler. Allahü teâlânın afv etmesi için, resmlerden, heykellerden şefâ’at istediler. Îsâ aleyhisselâmdan ikiyüz sene sonra Îsevi dînine Eflâtun felsefesi ve Romalıların putperestliği karışarak, resmlerde, heykellerde, ülûhiyyet sıfatları bulunduğuna inandılar. Allahü teâlâya mahsûs olan sıfatlara (Ülûhiyyet sıfatlar)ı denir. Ebedî var olmak, her istediğini yapabilmek, öldürmek, diriltmek, şifâ vermek, gaybleri bilmek böyledir. Böyle olduklarına inanılan resmlere, heykellere (Sanem=put) denir. Bunlar Allahü teâlâya (şerîk =ortak)yapılmış olurlar. Bunlara hürmet etmeğe (İbâdet etmek=tapınmak) ve (Şirk) denir. Tapanlara(Müşrik) denir. Şimdi, hıristiyanların çoğu müşrikdir. Muhammed aleyhisselâma inanmıyana(Kâfir) denir. Müşrik, kâfirlerin en kötüsüdür. Müşrik olmıyan hıristiyanlara (Ehl-i kitâb) denir.]