İlâc kullanmıyan hastaya şifâ vermiyor. Yaşamak, hasta olmamak ve mal sâhibi olabilmek gibi, dünyâ ni’metlerinin hepsi için sebebler yaratmış, sebebine yapışmıyanlara hiç acımayıp, dünyâ ni’metlerinden mahrûm bırakmışdır. İlâclar maddî ve ma’nevî olarak iki kısmdır. Bütün hastalıkları tedâvî eden ma’nevî ilâclar, sadaka vermek ve düâ okumakdır.(Hastalarınızı sadaka vererek tedâvî ediniz!) ve (Çok istigfâr okumak, bütün derdlere devâdır!) hadîsleri meşhûrdur. Maddî ilâclar çokdur. Tecribe ile anlaşılırlar. Ma’nevî ilâcları kullanmak, maddî ilâcları bulmağa da yardım ederler. Âhiret ni’metlerine kavuşmak da böyledir. Kâfirliği, kalbi ve rûhu öldüren zehr yapmışdır. Tenbellik de, rûhu hasta yapar. Bunlara ilâc yapılmazsa, rûh hastalanır, ölür. Küfrün ve câhilliğin biricik ilâcı, ilmdir, ma’rifetdir. Tenbelliğin ilâcı da, nemâz kılmakdır ve her ibâdeti yapmakdır. Bir kimse, dünyâda zehr yir ve Allah rahîmdir, zehrin zararından beni korur derse, hastalanır, ölür. İshâl olan, hind yağı içerse, [şeker hastası, tatlı ve hamur işi yirse], hastalıkları artar. İnsanların bedenleri nâzik olduğu için, lâzım olan ihtiyâç maddeleri [gıdâ, libâs ve mesken] çokdur. Bunları bulmak ve islâmiyyete uygun olarak kullanabilmek için, hâzırlamak çok güçdür. Bu işlerin kolay ve râhat yapılması için, insanlarda (Nefs) denilen ayrı bir kuvvet yaratılmışdır. Hayvanlarda bu kuvvetin yaratılması için bir sebeb yokdur. Nefs, bedene lâzım olan şeylerin yapılmasını ister. Bu şeyleri fazlası ile yapmak ona tatlı gelir. Nefsin isteklerine (Şehvet) denir. Şehveti, akla danışmadan, ihtiyâcdan fazla yapması, kalbe ve bedene ve başkalarına zarar verir, günâh olur. (Se’âdet-i Ebediyye) sh. 32 ye bakınız!
Bozuk düşünenlerden bir kısmı da, açlık çekerek riyâzet yapıyorlar. Böylece islâmiyyetin beğenmediği şehvet, gadab ve eğlence isteklerini kökünden yok etmek istiyorlar. İslâmiyyet, bunların yok edilmesini emr ediyor sanıyorlar. Uzun zemân açlık sıkıntısı çekerek, bu kötü isteklerinin yok olmadıklarını görüyor, islâmiyyet, yapılamıyacak şeyi emr etmişdir zan ediyorlar. (İslâmiyyetin bu emri yapılamaz. İnsan yaratılışında bulunan huylardan kurtulamaz. Bunlardan kurtulmak için çalışmak, siyâh kimseyi beyâz yapmağa çalışmak gibidir. Olamıyacak şeyi yapmağa çalışmak, ömrü boşuna harc etmek olur) diyorlar. Bunlar yanlış düşünüyor ve yanlış iş yapıyorlar. Hele, islâmiyyet böyle emr etmişdir demeleri tam bir câhillik ve ahmaklıkdır. Çünki islâmiyyet, gadabın, şehvetin, insanlık sıfatlarının yok edilmesini emr etmiyor. Böyle söylemek, islâmiyyete iftirâ etmek olur. İslâmiyyet, böyle emr etmiş olsaydı, dînin sâhibi olan Muhammed aleyhisselâmda bu sıfatlar bulunmazdı.