Biz, hakîkî bir müslimâna yakışır bir tarzda hareket edersek, müslimânların adedi dahâ çok artacak ve aşağıdaki bahslerde din değişdirip müslimân olanların da beyân etdiği gibi müslimânlar çoğaldıkca, dünyâda yanlış i’tikâdlar, inanışlar azalacak ve beşeriyyet arzûladığı sulh ve sükûna, râhat ve huzûra kavuşacakdır.
[Köyde, yolda nemâz kılacak olanın kıble cihetini anlaması için, güneş gören toprağa bir çubuk dikilir. Yâhud bir ipe anahtar, taş gibi bir şey bağlayıp, sarkıtılır. Takvîm yaprağında (Kıble Sâati)yazdığı vaktde çubuğun ve ipin gölgeleri, kıble istikâmetini gösterir. Gölgenin, güneş bulunduğu tarafı, kıble ciheti olur.]
–5–
MÜSLİMÂN OLMADIKLARI HÂLDE
MÜSLİMÂNLIĞA HAYRÂN OLAN VE
ALLAHÜ TEÂLÂNIN VARLIĞINA İNANAN
MEŞHÛR İNSANLARIN SÖZLERİ
Aşağıda, kendileri müslimân olmadıkları hâlde, Allahü teâlâya inanan ve müslimânlığa hayrân olan birçok meşhûr kimseden ba’zılarının islâmiyyet hakkında neler düşündüklerini kısaca nakl ediyoruz. Bu tarzda düşünen insanlar, o kadar çokdur ki, burada içlerinden ancak meşhûr [tanınmış] olanları seçmek mecbûriyyetinde kaldık. Seçdiklerimizin arasında hepinizin pek iyi tanıdığı büyük kumandanlar, devlet adamları, fen adamları bulunmakdadır. Şimdi onların söylediklerini dikkat ile okuyalım:
NAPOLEON:
Târîhe askerî dâhî, aynı zemânda bir devlet adamı olarak geçen Fransa imperatoru birinci Napoléon (Napolyon) (1769-1821) Mısra girdiği 1212 [m. 1798] senesinde, İslâmiyyetin büyüklüğüne, doğruluğuna hayrân kalmış, hattâ bir aralık müslimân olmağı bile düşünmüşdü. Aşağıdaki satırlar Cherfilsin, (Bonaparte et İslâm) ismindeki eserinden aynen alınmışdır:
(Napoléon şöyle diyordu:
Allahü teâlânın varlığını ve birliğini, Mûsâ aleyhisselâm kendi milletine, Îsâ aleyhisselâm kendi ümmetine, fekat Muhammed aleyhisselâm bütün dünyâya bildirdi. Arabistân temâmiyle putperest olmuşdu. Îsâ aleyhisselâmdan altı asr sonra, Muhammed aleyhisselâm kendisinden evvel gelmiş olan İbrâhîm, İsmâ’îl, Mûsâ ve Îsâ aleyhimüsselâmın bildirdikleri Allahü teâlâyı arablara tanıtdı.