Necâset ile nemâz kılar. Çünki, harâmdan kaçmak, farzı yapmakdan dahâ çok sevâbdır. Sonra tenhâ yer bulunca tahâretlenir, donunu yıkar ve nemâzı iâde eder. Abdestin ve guslün vâcibleri yokdur. Guslün sünnetleri, abdestin sünnetleri gibidir. Yalnız guslde, abdestdeki sıra ile yıkamak, sünnet değildir. Müstehabları da, aynı olup yalnız, guslde kıbleye dönülmez ve düâ okunmaz. Yalnız besmele çekilir ve kelime-i şehâdet söylenir. Havuzda, nehrde, denizde, yağmur altında ıslanan, ağzını ve burnunu da yıkasa, abdest ve gusl almış olur.
Sünnet üzere gusl abdesti almak için, önce, temiz olsalar dahî, iki eli ve avret yerini yıkamalıdır. Sonra bedeninde necâset varsa yıkamalı, sonra, tam bir abdest almalı, yüzünü yıkarken, gusle niyyet etmeli, ayakları altında su toplanmıyorsa, ayakları da yıkamalıdır. Sonra bütün bedene üç def’a su dökmelidir. Önce üç def’a başa, sonra sağ omuza, sonra sol omuza dökmeli, her döküşde, o taraf temâm ıslanmalıdır. Birinci dökmede oğmalıdır. Guslde, bir uzva dökülen suyu, başka uzvlara akıtmak câiz olup, orası da temizlenir. Çünki, guslde bütün beden, bir uzv sayılır. Abdest alırken bir uzva dökülen su ile, başka uzv ıslanırsa, yıkanmış sayılmaz. Gusl temâm olunca, tekrâr abdest almak mekrûhdur. Gusl ederken abdesti bozulursa, bir dahâ almak lâzım olur. Şâfi’îyi ve mâlikîyi taklîd edenler buna dikkat etmelidir. Abdest bozulmadan, başka yerde almak veyâ nemâz kılıp sonra almak câizdir.
Abdestde ve guslde, lüzûmundan fazla su kullanmak isrâf olup, harâmdır. Sekiz rıtl [ya’nî binkırk dirhem-i şer’î veyâ üç buçuk kilo] su ile, sünnete uygun gusl edilebilir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bir Müd [ya’nî iki rıtl, ya’nî 875 gr.] su ile abdest alır, bir sâ’ hacminde su ile gusl ederdi. [Bir sâ’ 4200 gram sudur. Çünki, bu fakîr, mercimekle yapdığım tecribelere göre, bir sâ’ 4,2 litredir. Ya’nî, dört litre ve bir litrenin beşde biridir.]
[Hanefî mezhebinde dişlerin arası ve diş çukuru ıslanmazsa gusl temâm olmaz. Bunun için, diş kaplatınca ve doldurunca, gusl abdesti sahîh olmaz. İnsan cenâbetlikden kurtulmaz. Evet, imâm-ı Muhammede göre sallanan dişleri altın tel ile bağlamak ve düşen, çıkarılan diş yerine altın diş takmak câizdir. İmâm-ı a’zam ise, altın câiz olmadığını ictihâd buyurmuşdur. İmâm-ı Ebû Yûsüf, bir rivâyetde, imâm-ı Muhammed gibi buyurmuşdur. Eshâb-ı kirâmdan Arfece bin Sa’da, altın burun takması için izn verilmesi, İmâm-ı a’zama göre, yalnız Arfeceye mahsûsdur denilmişdir. Nitekim Zübeyr ve Abdürrahmân “radıyallahü teâlâ anhümâ” için, ipek giymelerine izn verilmişdi ve yalnız bunlara mahsûsdu, denilmişdir. Fekat, fetvâ, İmâm-ı Muhammed kavli ile olup, gusl abdesti alırken çıkarılabilen takma diş, kulak ve burunun, altından olmaları câiz görülmüşdür. İmâmlarımızın bu ayrılığı, takma dişin ve sallanan dişe sarılan tellerin altından olup olmamasındadır ve gusle mâni’ olmıyacak şeklde çıkarılması mümkin olduğu hâldedir. Yoksa, gusl bahsinde, hanefî mezhebinin bütün imâmları, dişlerin ıslanması lâzım olduğunu söylemekdedir. Ya’nî, altın, gümüş ve necs olmıyan başka maddelerden yapılan kaplama ve dolguların altlarına su geçmeyince, hanefî mezhebi âlimlerinin hepsine göre, gusl abdesti câiz olmaz.
(Halebî-yi kebîr)de diyor ki, (Dişler arasında yemek artığı kalıp, altı yıkanamazsa, gusl câiz olur. Çünki, su akıcı olup, bu artıkların altına sızar. Fekat bu artıklar, çiğnenerek katılaşmış ise, gusl abdesti câiz olmaz. Doğrusu da, budur. Çünki, su, bunun altına sızmaz. Bunda zarûret ve harac da yokdur). (Kâdîhân), (Nâtifî)den alarak diyor ki, (Diş arasında yemek artığı bulunursa, gusl temâm olmaz. Bunu çıkarıp altını yıkamak lâzımdır).
(Mecmû’a-i Zühdiyye)de diyor ki, (Gerek az, gerek çok, dişlerin arasında kalan yemek kırıntısı, katı hamur gibi olup da, suyu geçirmezse, gusle mâni’dir).
(Dürr-ül-muhtâr)da diyor ki, (Dişlerin arasında veyâ diş çukurunda bulunan şey, gusl abdestine zarar vermez diye fetvâ veren olmuş ise de, bu şey, katı olup, altına su geçmez ise, gusl abdesti câiz olmaz.