Kâhine inanmamalıdır.] Bu hadîs-i şerîfden, hased edenin şefâ’atden mahrûm kalacağı anlaşılmakdadır. Ya’nî şefâ’at istemeğe hakkı olmayacakdır.
Hadîs-i şerîfde, (Altı kimse, altı şeyden hesâba çekilip, mahşer yerinde azâb gördükden sonra, Cehenneme gireceklerdir: Devlet reîsleri zulmden, arablar kavmiyyet gayretinden, köy muhtarları kibrden, tüccâr hıyânetden, köylüler cehâletden, âlimler hasedden) buyuruldu. Ticâret ile meşgûl olanın, yalan söylemek, fâiz, hîle ve fâsid bey’ ile başkasının mâlını aşırmak ne demek olduklarını ve bu harâmlardan kurtulmanın çârelerini öğrenmesi lâzımdır. Köylülerin, ya’nî her müslimânın, Ehl-i sünnet i’tikâdını ve ilm-i hâlini bilmesi lâzımdır. Bu hadîs-i şerîf, hasedin din adamlarında dahâ çok bulunduğunu haber vermekdedir. (Tefsîr-i kebîr)de diyor ki, (Hased on kısmdır. Bunların dokuzu din adamlarında bulunur. Dünyâ sıkıntıları on çeşiddir. Bunların dokuzu sâlihlerde bulunur. Zillet on kısmdır. Dokuzu yehûdîlerdedir. Tevâdu’ on kısmdır. Dokuzu nasârâdadır. Şehvet on kısmdır. Dokuzu kadınlarda, biri erkeklerdedir. İlm on kısmdır. Biri Irâkdadır. Îmân on kısmdır. Dokuzu Yemendedir. Akl on kısmdır. Dokuzu erkeklerdedir. Yer yüzünün bereketi on kısmdır. Dokuzu Şâmdadır). Fahreddîn-i Râzî hazretleri, bu tefsîrinde kendi zemânında olanları bildirmişdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” dünyâya teşrîf etmeden evvel, yehûdîler harb edecekleri zemân, (Yâ Rabbî! Göndereceğini va’d etdiğin ve en çok sevdiğini bildirdiğin, o şerefli Peygamber hurmetine) diyerek düâ ederlerdi. Düâları kabûl olup, Allahü teâlâ kendilerine yardım ederdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, insanları müslimân olmağa da’vet edince, kendisinin va’d edilen Peygamber olduğunu anladılar. Fekat hased ederek, kıskanarak inkâr etdiler. Hasedleri kendilerinin ve gelecek olan nesllerinin ebedî olarak felâkete, azâblara sürüklenmelerine sebeb oldu.
Allahü teâlâ, şeytânın şerrinden korunmamızı emr etdiği gibi, hased edenin şerrinden de, sakınmamızı emr etdi.
Hadîs-i şerîfde, (Ni’met sâhiblerinden ihtiyâclarınızı, gizli olarak isteyiniz. Çünki, ni’met sâhiblerine hased edilir) buyuruldu. İhtiyâclarınızın karşılandığı meydâna çıkınca, hased olunursunuz. Sırrını saklıyan kimse, isterse, açığa çıkarır, isterse çıkarmaz. Sırrını açıklıyan kimse, çok def’a söylediğine pişmân olur, üzülür. İnsan, söylemediği sözüne hâkimdir. İsterse söyler, istemezse söylemez. Söylediğinin ise, mahkûmudur. Keşki söylemeseydim, der. Mâla, eşyâya emîn olan kimselerin çoğu, esrâra emîn olmazlar. (Zehebini ve zihâbını ve mezhebini gizli tut!) sözü meşhûrdur.