Bunların ve bütün insanların din bilgisi öğrenmelerine ve ibâdet yapmalarına mâni’ olmakdır ve başkasına kâfir, fâsık demekdir. Halâllaşırken günâhı bildirmeyip, bendeki haklarını afv et demek, câizdir.
Fakîr olan borçluyu afv etmek çok sevâbdır.
Hadîs-i şerîfde, (Tevbe eden, günâh işlememiş gibi olur) ve (Günâhına pişmân olmayıp, dili ile istigfâr eden, günâhında devâm edicidir. Rabbi ile alay etmekdedir) buyuruldu. İstigfâr etmek, (estagfirullah) demekdir. Bunun ma’nâsı, (Beni afv et Allahım) demekdir. Muhammed Osmân Hindî “kuddise sirruh”[1] (Fevâid-i Osmâniyye) kitâbında, fârisî olarak diyor ki, (Şifâ için okunacak düâ yazmamı istiyorsunuz. Şifâ için, [Tevbe ediniz ve] istigfâr düâsını çok okuyunuz.) [Ya’nî, Estagfirullâhel’azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüv el hayyel kayyûme ve etûbü ileyh deyiniz!] Ölümden başka bütün derdlere, hastalıklara karşı fâidelidir. Ölüm hastasının ağrılarını, sancılarını yok eder, râhat ölmesini sağlar. Bu düâ, (Hak Sözün Vesîkaları) kitâbında sahîfe 344 de uzun yazılıdır. Hûd sûresinde elliikinci âyetinde meâlen, (İstigfâr okuyunuz! İmdâdınıza yetişirim) buyuruldu. Hadîs-i şerîfde (İstigfâra devâm edeni Allahü teâlâ derdlerden kurtarır) buyuruldu. Her zemân ve her yerde ve nemâzlardan sonra ve yatarken, ma’nâlarını düşünerek, çok (Estagfirullah min külli mâ kerihallah) veyâ kısaca (Estagfirullah) demelidir. Allahü teâlâ, şifâ ve halâs ve dileklerini ihsân eder. Muhammed Ma’sûm hazretlerinin 6.cild, 121.ci mektûbundaki hadîs-i şerîfde,(Kalbim üzerinde perde hâsıl oluyor. Hergün yetmiş kerre istigfâr ediyorum!) buyuruldu. Hâlid bin Zeyd câmi’inin müezzinleri her nemâzdan sonra şu düâyı okurlardı: (Rabbenâ amennâ bi mâ enzelte vetteba’ nerresûle fektübnâ ma’aşşâhidîn).
Her erkek, her zemân şu magfiret düâsını okumalıdır: (Allahümmagfir lî ve li-âbâî ve ümmehâtî ve li-ebnâî ve benâtî ve li-ihvetî ve ehavâtî ve li-ecdâdî ve ceddâtî ve li-a’mâmî ve ammâtî ve liahvâlî ve hâlâtî ve li-zevcetî ve ebeveyhâ ve li-esâtizetî ve lil-mü’minîne vel-mü’minât vel hamdü-lillâhi Rabbil’âlemîn!). Kadın okursa, zevcetî yerine zevcî ve ebeveyhâ yerine, ebeveyhi demelidir.
Hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlâ, günâh işleyip sonra pişmân olan kulunu, istigfâr etmeden önce afv eder) ve (Günâhınız çok olup göklere kadar ulaşsa, tevbe edince, Allahü teâlâ, tevbenizi kabûl eder) buyuruldu. Bu hadîs-i şerîfler, kul hakkı bulunmıyan günâhlar içindir. Hadîs-i şerîfde, (Günâh, üç dürlüdür: Kıyâmetde magfiret olunmıyan, terk edilmiyen ve Allahü teâlâ dilerse afv edeceği günâh). Kıyâmet günü muhakkak afv olunmıyacak günâh, şirkdir.
—
[1] Muhammed Osmân 1314 [m. 1896] da vefât etdi.