593

Allahü teâlânın rızâsını, sevgisini kazanmak için, islâmiyyete uyan ve bir mürşidi seven müslimâna (Sâlih) [iyi insan] denir. Allahü teâlânın rızâsını, sevgisini kazanmış olana (Ârif)veyâ (Velî) denir. Başkalarının da, bu sevgiyi kazanmalarına vâsıta olan Velîye (Mürşid) denir. Bu mubârek, seçilmiş insanların hepsine (Sâdık) denir. Bunların hepsi sâlihdir. Sâlih mü’min Cehenneme hiç gitmiyecekdir. Kâfir, muhakkak Cehenneme gidecekdir. Cehennemden hiç çıkmıyacak, sonsuz azâb görecekdir. Kâfir îmân ederse, bütün günâhları hemen afv olur. Fâsık, tevbe edip, ibâdetleri yapmağa başlarsa, Cehenneme girmiyecek, sâlih mü’min gibi, doğru Cennete gidecekdir. Tevbe etmezse, yâ şefâ’at ile veyâ sebebsiz afv olup, doğru Cennete gidecek, yâhud Cehennemde günâhları kadar yandıkdan sonra, Cennete girecekdir.

Kur’ân-ı kerîm, o zemânki insanların konuşduğu arabî gramere uygun olarak gelmişdir ve nazm hâlindedir. Ya’nî, şi’r gibi, düzgündür. Arabî lisânının incelikleri ile doludur. Bedi’, Beyân, Me’ânî ve Belâgat ilmlerinin bütün inceliklerine uygundur. Bunun için anlaması çok güçdür. Arabî lisânının inceliklerini bilmiyen kimse, arabî okuyup yazsa bile, Kur’ân-ı kerîmi iyi anlıyamaz. Bu incelikleri bilenler bile anlıyamamış, çok yerlerini, Peygamber efendimiz açıklamışdır. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” bu açıklamalarına (Hadîs-i şerîf) denir. Eshâb-ı kirâm “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în, Peygamberimizden “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” işitip öğrendiklerini, gençlere bildirmişlerdir. Zemân geçdikce kalbler kararmış, hele yeni müslimân olanlar, Kur’ân-ı kerîmden, kendi noksan aklları ve kısa görüşleri ile ma’nâ çıkarmağa kalkışmışlar, Peygamber efendimizin bildirdiklerine uymıyan şeyler anlamışlardır. İslâm düşmanları da, bu bölünmeyi, parçalanmağı körüklemiş, böylece, yetmişiki dürlü bozuk, sapık inanış meydâna gelmişdir. Böyle sapık inanan müslimânlara (Bid’at ehli) veyâ (Dalâlet ehli) denir. Yetmişiki bid’at fırkasından olanların hepsi, muhakkak Cehenneme girecek, fekat mü’min oldukları için, Cehennemde sonsuz kalmıyacaklar, çıkıp Cennete gireceklerdir. İnanışı, Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açık olarak bildirilmiş bir bilgiye uymaz ise, bunun îmânı gider. Buna (Mülhid) denir. Mülhid, kendini müslimân sanır.

İ’tikâd bilgilerini, ya’nî inanılması lâzım olan din bilgilerini, Eshâb-ı kirâmdan “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” doğru olarak öğrenip, kitâblara yazan islâm âlimlerine, (Ehl-i sünnet)âlimleri denir “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”. Bunlar, dört mezhebin birinde ictihâd derecesine yükselmiş olan âlimlerdir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.