Hitâb-ı izzet vârid ola ki: (Siz onun kabrinin yanında durun, tesbîh ve tekbîr edip, bana secdede bulunun ve sevâbını o kuluma bağışlayın.) Onlar dahî, kıyâmete değin, zikr ve tesbîh edip, sevâbını, o kulun defterine yazarlar.
[TENBÎH: Mısrdaki münâfıklar, ısyân ederek, halîfe Osmân “radıyallahü anh”ı öldürmek için, Medîneye geldiler. Medînedekiler de yalan ve iftirâlarla bunları destekledi. Medînedeki müslimânlar, halîfeye yardım etmedi diyerek, Eshâb-ı kirâmı kötülediler. Hâlbuki, halîfe Cennetdeki şehîdlerin yüksek derecelerine de kavuşmak istiyordu ve bunun için düâ ediyordu. Kendisine yardıma gelenlere mâni’ oldu. Bunları geri çevirdi. Bundan istifâde eden âsîler, halîfeyi kolayca şehîd etdi. Böylece, düâsı kabûl oldu. Murâdına kavuşdu. Şehîdler ölürken hiç acı duymaz. Cennetde verilecek olan ni’metler, lezzetler kendilerine gösterilip, bunların zevkleri içinde, rûhlarını meleklere seve seve teslîm ederler.]
KÂFİRLERİN ÖLÜMÜNE DÂİR
Bir kâfir, bir mürted, islâmiyyeti beğenmiyen, Kur’ân-ı kerîme çöl kanûnu diyen, insanların en üstünü, en şereflisi, Peygamberlerin efendisi Muhammed “aleyhisselâm”a (hâşâ) deve çobanı diyecek kadar ilm ve ahlâk yoksunu olan, beşeriyyete huzûr, se’âdet sağlayıcı, ilm, ahlâk, temizlik, sıhhat, adâlet kaynağı, medeniyyete ışık saçan islâmiyyeti, rûhsuz, bir leş kutusu olan habîs kafası ile bağdaşdıramıyarak, dinlere lüzûm yokdur diyecek kadar aşağılaşan, yularını nefsinin eline kapdırmış bir ahmak öleceği zemân, gözünden perde kaldırılır. Cennet kendisine gösterilir. Güzel bir melek ona: (Ey kâfir! Müslimânlara gerici, şehvetleri peşinde koşanlara, ahlâk prensiblerini çiğneyenlere, aydın, ilerici diyen alçak! Yanlış yolda idin. Hak olan islâm dînini beğenmezdin. Muhammed “aleyhisselâm”ın Allahü teâlâdan getirdiği bilgilere inanan, saygı gösteren bu Cennete gidecekdir) der. Cennetdeki ni’metleri görür.Cennet hûrîleri de: (Îmân edenler, Allahü teâlânın azâbından kurtulurlar) derler. Birâz sonra şeytân, bir papas şeklinde görünür. (Ey filân oğlu filân! O gelenler yalan söyledi. O gördüğün ni’metler hep senin olacakdır) der. Sonra Cehennem gösterilir. Ateşden dağları, katırlar gibi akrepleri, çıyanları vardır. Hadîs-i şerîflerde bildirilen azâbları görür. Cehennemdeki Zebânî denilen azâb melekleri, ateşden çomakla vururlar. Ağızlarından alevler çıkar. Boyları minâre gibi, dişleri öküz boynuzu gibidir. Gök gürültüsü gibi seslenirler. Kâfir bunların sesinden titreyip, yüzünü şeytâna çevirir. Şeytân korkusundan dayanamayıp, kaçar. Melekler yakalayıp şeytânı yere vururlar. Bu kâfire gelip: (Ey islâm düşmanı! Dünyâda Resûlullaha “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” inanmadın.