Cevâb 21: Bedenî ve rûhî üstünlüğe cevâb vermeden önce, (Mevâkıf şerhi) yazısını da bildirmek, hepsini birlikde cevâblandırmak uygun görüldü. (Mevâkıf) diyor ki, (Üstünlüğe sebeb olan yükseklikler, hazret-i Alîde toplanmışdır. Hazret-i Alî, Eshâbın en âlimi idi. Resûlullahın yanında büyüdü. Ona dâmâd oldu. Çok zekî idi. Resûlullahdan, onun öğrendiğini, başkaları öğrenemedi. Hazret-i Ebû Bekr ise, büyük yaşda [otuzsekiz yaşında] îmâna geldi. Resûlullah ile hergün bir kerre görüşürdü. Hazret-i Alînin zühdünü bilmiyen yokdur. İhsânı da çokdu. Nemâzda bile yüzüğünü sadaka verdi. Bunun için, âyet-i kerîme ile övüldü. Nezr orucu tutduğu gün iftâr edeceği zemân, yemeğin hepsini, gelen fakîre, yetîme ve esîre verdi. Bunun için de, âyet-i kerîme ile medh edildi. Hazret-i Alînin gazvelerdeki şecâ’ati, kahramanlığı da, herkesden çokdu. Hendek gazvesinde, (Alînin bir kılınç vurması, bütün ins ve cinnin ibâdetlerinden dahâ kıymetlidir) hadîs-i şerîfi ile övüldü. Hayberde ve başka gazvelerdeki kahramanlıkları ve medh olunmaları da meşhûrdur. Güzel ahlâkı da, o kadar meşhûr olmuşdur. Kuvveti de çokdu. Hayber kal’asının kapısını kopardı. Bu kapıyı adalemin kuvveti ile değil, Allahü teâlânın verdiği başka kuvvetle kopardım dedi. Hazret-i Alî, soy ile ve nikâh ile Resûlullaha çok yakındı. Abbâs, yalnız babadan Abdüllahın kardeşi idi. Ebû Tâlib ise, anadan ve babadan kardeşi idi. Hazret-i Alî, kadınların en üstününün zevci idi. Cennet gençlerinin en üstünü olan Hasen ve Hüseynin babaları idi).
Cevâb olarak deriz ki, hazret-i Alî “radıyallahü anh”, elbet bu üstünlüklerin sâhibidir. Bütün müslimânların buna inanmaları ve onu çok sevmeleri lâzımdır. Fekat, halîfe olmak için, başka üstünlükler de vardır. Çeşidli mesleklerde, çeşidli san’atlarda en üstün olmak için aranılan üstünlük, başka başkadır. Âlimlerin en üstünü olmak için, soya, sûrete, mala bakılmaz. Bunlara bakılsaydı, Ebû Hanîfenin, Şâfi’înin, Mâlikin ve Ahmed bin Hanbelin talebeleri arasında, kendilerinden dahâ üstünleri bulunurdu. Askerlikde en üstün olmak için, tıb ilmi, güzel yazı, şi’r yazmak gibi üstünlüklere bakılmaz. Peygamberlere halîfe olmak için aranılan üstünlük, peygamberlik vazîfesini yapmak için, Peygamberlere verilmiş olan üstünlüklere benziyen üstünlüklerdir. Bunun içindir ki, Âlimler, Velîler ve Emr-i ma’rûf ve Nehy-i münker ve cihâd yaparak dînin yayılmasına çalışanlar, kendilerinden dahâ kuvvetli olan sporculardan ve tüccârlardan ve hesâb uzmanlarından dahâ kıymetli, dahâ üstündürler. Bunun için, halîfe seçilmekde, Resûlullahın ehemmiyyet verdiği ilmde, ahlâkda ve işlerde en üstün olmak lâzımdır. Hattâ, bu üçü arasında, işe dahâ çok bakılır. Çünki, ümmet arasında, istidlâl ederek [araşdırarak] veyâ ilhâm olunarak, yeni bilgilere kavuşanlar bulunabilir.