1249

Fıkh imâmlarından imâm-ı Ahmed ibni Hanbel, İshak ibni Râheveyh, Abdüllah ibni Mubârek, İbrâhîm Nehâî, Hakem bin Uteybe, Eyyûb Sahtiyânî, Dâvüd Tâî, Ebû Bekr ibni Şeybe, Zübeyr bin Harb, dahâ birçok büyük âlimler, bir nemâzı amden, ya’nî bile bile kılmıyan kimse, kâfir olur, dedi. O hâlde, ey din kardeşim, bir nemâzını kaçırma ve gevşek kılma, seve seve kıl! Allahü teâlâ kıyâmet günü, bu âlimlerin ictihâdlarına göre cezâ verirse, ne yaparsın? (Tefsîr-i Mugnî)de diyor ki: (Büyüklerden biri şeytâna dedi ki, senin gibi mel’ûn olmak istiyorum, ne yapayım? İblîs sevinip, benim gibi olmak istersen, nemâza ehemmiyyet verme ve doğru, yalan, herşeye yemîn et, ya’nî çok yemîn et! dedi. O kimse de, hiçbir nemâzı bırakmıyacağım ve artık yemîn etmiyeceğim, dedi). Hanbelî mezhebinde, bir nemâzı özrsüz kılmıyan, mürted gibi katl olunur ve yıkanmaz. Kefenlenmez ve nemâzı kılınmaz. Müslimânların mezârlığına gömülmez ve mezârı belli edilmez. Dağda bir çukura konur. Şâfi’î mezhebinde, nemâz kılmamakda ısrâr eden, mürted olmaz ise de, cezâsı katldir. Mâlikî mezhebi de, Şâfi’î gibi olduğu, (İbni Âbidîn)de ve (Milel-nihâl) tercemesi altmışüçüncü sahîfede yazılıdır. Hanefî mezhebinde ise, nemâza başlayıncaya kadar habs olunur veyâ kan akıncaya kadar döğülür. [Fekat nemâza ehemmiyyet vermiyen, vazîfe bilmiyen, dört mezhebde de kâfir olur. Nemâzı bile bile kılmayıp, kazâ etmeği düşünmiyen ve bunun için azâb çekeceğinden korkmıyan kimsenin, hanefî mezhebinde de kâfir olacağı, (Hadîka)da, dil âfetlerinde yazılıdır.] Allahü teâlâ, müslimân olmıyanlara nemâz kılmasını, oruc tutmasını emr etmemişdir. Bunlar, Allahü teâlânın emrlerini almakla şereflenmemişlerdir. Nemâz kılmadığı için, oruc tutmadığı için bunlara bir cezâ verilmez. Bunlar, yalnız küfrün cezâsı olan Cehennemi hak etmişlerdir. (Zâdül-mukvîn) kitâbında diyor ki; (Eski âlimler yazmış ki, beş şeyi yapmıyan, beş şeyden mahrûm olur:

1 — Malının zekâtını vermeyen, malının hayrını görmez.

2 — Uşrunu vermeyenin, tarlasında, kazancında bereket kalmaz.

3 — Sadaka vermeyenin, vücûdünde sıhhat kalmaz.

4 — Düâ etmeyen, arzûsuna kavuşamaz.

5 — Nemâz vakti gelince, kılmak istemeyen, son nefesde kelime-i şehâdet getiremez. Nemâz kılmanın birinci vazîfe olduğuna inandığı hâlde, tenbellik ederek kılmıyan fâsıkdır. Sâliha kızın küfvü değildir. Ya’nî o kıza lâyık ve uygun değildir).

Görülüyor ki, farz nemâzı kılmamak, îmânsız gitmeğe sebeb olmakdadır. Nemâza devâm, kalbin nûrlanmasına ve se’âdet-i ebediyyeye kavuşmağa vesîledir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (Nemâz nûrdur) buyurdu. Ya’nî, dünyâda kalbi parlatır. Âhıretde sırâtı aydınlatır. Allahın dostlarına, nemâzda neler oluyor, murâdlarına, nemâzda, nasıl kavuşuyorlar biliyor musunuz?

Hikâye: Horasan vâlîsi Abdüllah bin Tâhir, çok âdil idi. Jandarmaları birkaç hırsız yakalamış, vâlîye bildirmişlerdi. Hırsızlardan biri kaçdı. Hiratlı bir demirci, Nîşâpûra gitmişdi. Bir zemân sonra, evine dönüp gece giderken, bunu yakaladılar. Hırsızlarla berâber, vâlîye çıkardılar. Habs edin! dedi. Demirci, habshânede abdest alıp nemâz kıldı. Ellerini uzatıp, (Yâ Rabbî! Günâhım olmadığını, ancak sen biliyorsun. Beni bu zindandan, ancak sen kurtarırsın. Yâ Rabbî! Beni kurtar!) diye düâ etdi. Vâlî, o gece, rü’yâda, dört kuvvetli kimse gelip, tahtını, tersine çevirecekleri vakt uyandı. Hemen abdest alıp, iki rek’at nemâz kıldı. Tekrâr uyudu. Tekrâr, o dört kimsenin, tahtını yıkmak üzere olduğunu gördü ve uyandı. Kendisinde, bir mazlûmun âhı bulunduğunu anladı. Nitekim şi’r:

Binlerce top ve tüfek, yapamaz aslâ,
Gözyaşının seher vakti yapdığını,
Düşman kaçıran süngüleri, çok def’a,
Toz gibi yapar, bir mü’minin düâsı.

Yâ Rabbî! Büyük yalnız sensin! Sen öyle bir büyüksün ki, büyükler ve küçükler, sıkışınca, ancak sana yalvarır. Sana yalvaran, ancak murâdına kavuşur.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.