Küçükler de, büyüklere saygılı olur. Zenginler, fakîrlere ve kuvvetliler za’îflere yardımcı olur. Sağlamlar, hastaları, câmi’de göremeyince, evlerinde ararlar. (Din kardeşinin yardımına koşanın, yardımcısı Allahdır) hadîs-i şerîfindeki müjdeye kavuşmak için yarış ederler.)
Âkıl isen kıl nemâzı, çün se’âdet tâcıdır.
Sen nemâzı öyle bil ki, mü’minin mi’râcıdır!
(Kurretül’uyûn) kitâbındaki hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Nemâzı özrsüz kılmıyan kimseye, Allahü teâlâ onbeş sıkıntı verir. Bunlardan altısı dünyâda, üçü ölüm zemânında, üçü kabrde, üçü kabrden kalkarkendir. Dünyâda olan altı azâb:
1 — Nemâz kılmıyanın ömründe bereket olmaz.
2 — Allahü teâlânın sevdiği kimselerin güzelliği, sevimliliği kendinde kalmaz.
3 — Hiçbir iyiliğine sevâb verilmez. [Bu hadîs-i şerîf gösteriyor ki, farzları vaktinde kılmıyanların sünnetleri kabûl olmaz. Ya’nî sünnetlerine sevâb verilmez.]
4 — Düâları kabûl olmaz.
5 — Onu kimse sevmez.
6 — Müslimânların iyi düâlarının buna fâidesi olmaz.
Ölürken çekeceği azâblar:
1 — Zelîl, kötü, çirkin can verir.
2 — Aç olarak ölür.
3 — Çok su içse de, susuzluk acısı ile ölür.
Kabrde çekeceği acılar:
1 — Kabr onu sıkar. Kemikleri birbirine geçer.
2 — Kabri ateşle doldurulur. Gece, gündüz onu yakar.
3 — Allahü teâlâ, kabrine çok büyük yılan gönderir. Dünyâ yılanlarına benzemez. Hergün, her nemâz vaktinde onu sokar. Bir ân bırakmaz.
Kıyâmetde çekeceği azâblar:
1 — Cehenneme sürükliyen azâb melekleri yanından ayrılmaz.
2 — Allahü teâlâ, onu kızgın olarak karşılar.
3 — Hesâbı çok çetin olup, Cehenneme atılır).
Geçirme ömrünü mü’min, sakın ki, kîl-ü kal üzre!
sözün ma’nâsını anla, ne yürürsün hayâl üzre?
Bu dünyânın süslerine, amân aldanma ey gâfil!
buna her kim gönül verse, geçer ömrü melâl üzre.
Bir dikkatli nazar etsen, bu dünyâ ehline cânım,
kazanırlar para dâim, bunlar cenk ve cidâl üzre.
Bu dünyâya neler geldi, ben diyenler geçüp gitdi,
bilmeli, bu fânî mülkü, yaratdı Hak zevâl üzre.
Kaçarsan arkandan gelir, kovalarsan yetişmezsin,
ki, dünyâ gölgeye benzer, denildi bu misâl üzre.
Akllı olan bir kişi, gönül vermez bu dünyâya,
düşkün olmaz ondan yana, bilir onu kemâl üzre.
Bir kalb dünyâya bağlansa, ibâdet zevkını duymaz,
onunçün Zâtî bu şi’ri, getirdi hasbihâl üzre.