384

İşleri sebeblerin yapdığına inanmak, Allahü teâlâya şerîk yapmak olur. Görünen, düşünülen şeyleri şerîk yapmağa (Şirk-i celî), [ya’nî açık şirk] denir. Şer’an, aklen ve âdet ile sebeb olan şeylerin yapdığına inanmağa (Şirk-i hafî), [ya’nî gizli şirk] denir). Abdülhak-ı Dehlevî “rahmetullahi aleyh”,[1] (Eşi’at-ül-leme’ât) hadîs kitâbının birinci cild ellinci sahîfesinde diyor ki, (Putlara tapmağa (Şirk-i ekber) denir. Küfr olan şirk budur. Riyâ ile, [ya’nî gösteriş için] ibâdet, iyilik yapmağa (Şirk-i asgar) denir. Bu küçük şirk küfr değildir). Bu şirklerin ikisi de şirk-i celîdir.

(Hadîka)dan aldığımız, yukarıda yazılı hadîs-i şerîfde, rûhlardan ve ölülerden birşey istemeğe şirk denmiyor. Görünen veyâ görünmiyen şeylerden ve insanlardan birşey isterken, ya’nî sebeblere yapışırken, bu işi sebeblerin yapdığına inanmağa şirk deniyor. Kısacası, sebeblere yapışmak sünnetdir. Sebeblerin yapdığına inanmak şirkdir. Sebebler birşey yapamaz, Allahü teâlânın yaratmasına sebeb olurlar. İşleri yapan sebebler değildir, Allahü teâlâdır. Canlı veyâ cansız, herhangi bir sebebin, her istediğini yapabileceğine, ya’nî yaratacağına inanmak, onu Allahü teâlâya şerîk yapmak olur. Bu inançla, ondan birşey istemek, ona ibâdet etmek olur. Sebebin yaratacağına inanmayıp, sebebe yapışınca, Allahü teâlânın yaratacağına inanmak, sebebe tapınmak olmaz. Sebebe yapışmak olur. Müslimânlar, dirilerden, ölülerden ve görünenlerden ve görünmiyenlerden bir dilekde bulundukları zemân, bunların her istediklerini kendilerinin yapacaklarına inanmıyorlar. Sebebe yapışınca, dileklerini, Allahü teâlâdan bekliyorlar. Allahü teâlânın yaratacağına inanıyorlar. Bunun için, müslimânların rûhlardan ve ölülerden birşey istemeleri, bunlara tapınmak, onları ma’bûd yapmak olmaz. Allahü teâlâ, herşeyi sebeb ile yaratıyor. Sebeblere yapışmamızı emr ediyor. Bunun için dileklerimize kavuşmak için, bunların sebeblerine yapışıyoruz. Sebeblere yapışmamız şirk olmıyor. Günâh olmıyor. Fekat sebeblerden beklemek, şirk oluyor. Her istediklerini yapabileceklerine inanarak onlardan beklemek, şirk-i ekber oluyor. Allahü teâlânın verdiği kuvvet ile yapacaklarına inanmak, şirk-i hafî oluyor. Sebeblerden beklemeyip, onların yapacaklarına inanmayıp, yalnız Allahü teâlânın yaratacağına inanarak, dileği yalnız Allahdan beklemek, müslimânlık oluyor. İslâm dînine uymak oluyor. Müslimânların ölülerden ve rûhlardan dilekde bulunmaları böyledir. Böyle meşrû’ dilekde bulunmağa (Tevessül) ve (İstigâse) denilmekdedir.

[1] Abdülhak Dehlevî 1052 [m. 1642] de vefât etdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.