Müslimânlara da, Aşûre günü oruc tutmalarını emr etdi. Bir ni’met geldiği ve bir sıkıntıdan kurtulunduğu zemân, Allahü teâlâya şükr edildiği gibi, her sene, o gün yine şükr etmek lâzım olduğu, bu hadîs-i şerîfden anlaşılmakdadır. Allahü teâlâya şükr etmek, secde etmek ile, sadaka vermek ile, Kur’ân-ı kerîm okumak ile ve bunlar gibi, her ibâdeti yapmak ile olur. İhsân sâhibi, rahmeti bol olan yüce Peygamberin dünyâya gelmesinden dahâ büyük ni’met var mıdır? Her sene, o günü arayıp, bu ni’meti düşünmek lâzımdır. Böylece, Resûlullahın, Mûsâ aleyhisselâmın kurtulması ni’meti için şükr etmesine tâbi’ olunur. Bu düşünülmezse, böyle niyyet yapılmazsa, Resûlullahın bu sünnetine uyulmuş olmaz, sevâbı olmaz). Hâfız Muhammed ibni Cezerî şâfi’î[1] diyor ki, (Ebû Leheb rü’yâda görülüp, ne hâlde olduğu soruldukda, kabr azâbı çekiyorum. Ancak, her sene, Rebî’ul-evvel ayının onikinci geceleri, azâbım hafîfliyor. İki parmağım arasından çıkan serin suyu emerek ferahlıyorum. Bu gece, Resûlullah dünyâya gelince, Süveybe ismindeki câriyem, bunu bana müjdelemişdi. Ben de, sevincimden, bunu âzâd etmiş ve Ona süt annelik yapmasını emr etmişdim. Bunun için, bu gecelerde azâbım hafîfliyor dedi. Âyet-i kerîme ile kötülenmiş olan Ebû Leheb gibi azgın bir kâfirin azâbı hafîfleyince, O yüce Peygamberin ümmetinden olan bir mü’min, bu gece sevinir, malını dağıtır, böylece, Peygamberine “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” olan sevgisini gösterirse, Allahü teâlâ ihsân ederek, onu Cennetine sokar. Üstâdım fetvâlarında diyor ki, mevlid cem’ıyyeti yaparak, Kur’ân-ı kerîm ve Mevlid-in-Nebî okumak, sonra yiyecek ikrâm etmek, sonra dağılmak, bid’at-i hasenedir. Bunu yapana ve orada bulunanlara sevâb verilir.) Hâfız, Beyhekîden alarak diyor ki, (Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Peygamber olduğu bildirildikden sonra, kendisi için, Akîka kurbanı kesdi. Hâlbuki, dünyâya geldiğinin yedinci günü, dedesi Abdül-Muttalibin, kendisi için, Akîka kesmiş olduğunu biliyordu. Akîkayı tekrâr kesmek de câiz değildir. İkincisini, kendisinin âlemlere rahmet olarak yaratılmış olduğuna şükr olarak kesdiği ve böyle yapmaları için, ümmetine örnek olmak istediği anlaşılmakdadır. Nitekim, ümmetini teşvîk için, kendine salevât okuduğu çok görüldü. Bunun için, müslimânların, mevlid gecelerinde toplanarak, mevlid kasîdesi okumaları, tatlı şeyler yidirmeleri ve hayrât ve hasenât yapmaları, böylece, o gecenin şükrünü yerine getirmeleri, müstehab oldu. (Sünen-i ibni Mâce) şerhinde, harâm, yasak şeyler karışdırmadan mevlid cem’ıyyeti yapmanın bid’at-i hasene ve müstehab olduğu bildirildi).
—
[1] İbni Cezerî 833 [m. 1429] da Şîrâzda vefât etdi.