1249

ve mesânî yerine mesânîne demek ve essırâtallezîne demek ve bir kavle göre, iyyâ kena’büdü demek [ya’nî bir kelimeyi ayırıp, ikinci kelimeye birleşdirmek], [ve mâ halekazzekere] derken [ve]yi unutmak, hepsi bozar. Ma’nâsız olur ve Kur’ân-ı kerîmde benzeri bulunmazsa, yine bozar. [Serâir] yerine, serâil demek ve [halaknâ] yerine, laknâ demek ve [ce’alnâ] yerine alnâ demek gibi. Benzeri bulunursa da, ma’nâ başka ise, imâm-ı Ebû Yûsüf bozulmaz dedi. Tarafeyn [ya’nî, İmâm-ı a’zam ile imâm-ı Muhammed] ise, bozulur dedi. Fetvâ da böyledir. Benzeri bulunmaz, ma’nâsı değişmezse, aksini söylediler. Fetvâ, Tarafeynin sözünedir. Meselâ, ihdinelsırâta deyince ve Rabilâlemin ve iyâke deyince ve [yâ mâlik] yerine [yâ mâli] deyince, [teâlâ ceddü Rabbinâ] derken [teâl] deyince bozulmaz. [Ehad yerine ehat deyince bozulur (Bezzâziyye).]

Sonradan gelen âlimler, i’râb hatâsı, hiçbir zemân bozmaz dedi. Birincisi ihtiyât, ikincisi ruhsat yoludur.

Bir harfi, başka harf okumakda, harfler çok farklı ise, bozar. Meselâ, sat yerine ta söylemek, sâlihât yerine tâlihât okumak gibi. Harflerin farkı az ise, çok âlimler, ma’nâ değişirse, eğer bilerek okudu ise, bozulur. Ağzından kaçdı ise, bozulmaz dediler.

Dat yerine zı demek, sin yerine sat, te yerine tı demek gibi. Fetvâ böyle ise de, ihtiyâtlı olmak lâzımdır. Dâllîn yerine zâllîn okumak böyledir. [Dahâ fazla bilgi için (Cemâ’at ile nemâz)a bakınız!].

Kelime ilâve edince, ma’nâ değişmez ve bu kelime Kur’ân-ı kerîmde bulunursa, bozulmaz. Meselâ, (ve bilvâlideyni ihsânen ve berren) gibi. Bu kelime, Kur’ân-ı kerîmde bulunmazsa da, bozulmaz. Meselâ (ve nahlün ve tüffâhun ve rumman) gibi. Fekat, Ebû Yûsüf “rahmetullahi teâlâ aleyh” bozulur dedi.

Kelime unutulunca, ma’nâ değişmezse, bozulmaz. Meselâ (ve cezâü seyyietin seyyietün mislühâ) derken, seyyietün demezse, bozulmaz. Ma’nâ değişirse, bozulur. Meselâ (lâ yü’minûn) derken, lâ demezse bozulur.

Harfin kendini veyâ yerini değişdirince, ma’nâ değişmezse, Kur’ân-ı kerîmde benzeri varsa, bozulmaz. Meselâ innelmüslimîne yerine, innelmüslimûne derse bozulmaz. Benzeri yoksa, iki imâm bozulmaz dedi. Meselâ, kavvâmîne yerine kayyâmîne deyince bozulmaz. Ma’nâ değişirse, iki imâm bozulur dedi. İmâm-ı Ebû Yûsüf, benzeri yoksa, bozulur dedi. Eshâbessaîr yerine, eshâbeşşaîr deyince, bozulur. İnfeceret yerine, inferecet ve evvâb yerine eyyâb deyince, bozulmaz dedi.

Kelimeyi tekrârlayınca ma’nâ değişirse, bozulur. Rabbi Rabbil’âlemîn, mâliki mâliki yevmiddîn deyince bozulur. Fekat, ma’nânın değişdiğini bilmezse veyâ ağzından kaçarsa veyâ harfi doğru okumak için tekrâr ederse, bozulmaz.

Kelimeyi değişdirince, ma’nâ bozulursa, Kur’ân-ı kerîmde benzeri bulunsa da bozar. Ma’nâ değişmezse, bozmaz.

Ahmed ibni Kemâl pâşanın “rahmetullahi teâlâ aleyh” Kur’ân-ı kerîmin secâvendleri [ya’nî durakları] için yazdığı şi’r aşağıdadır:

cim : Câiz geçmek ondan, hem revâ,
durmak fekat, evlâdır sana!

ze : Câiz, onda dahî durdular,
geçmeği, dahâ iyi gördüler.

tı : Mutlaka durmak nişânıdır,
nerde görsen, orda hemen dur!

sat : Durmakda ruhsat var dediler,
nefes almağa izn verdiler.

mim : Lâzım durmak burada elbet
geçmede, küfrden korkulur pek!

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.