1227 [m. 1812] senesinde, Mısr vâlîsi Muhammed Alî Pâşa, sultân Mahmûd-ı Adlîden “rahmetullahi teâlâ aleyhimâ” gelen emr üzerine Ciddeye geldi. Ciddeden ve Medîneden gönderdiği Mısr askerleri ile birleşerek kanlı bir muhârebeden sonra, Sü’ûdu Mekkeden çıkardılar.
40 – İslâm halîfelerinin yetmişbeşinci ve Osmânlı pâdişâhlarının onuncusu olan sultân birinci Süleymân hân “rahmetullahi aleyh”, Medîne-i münevvere şehri etrâfındaki dıvârları yenilemişdi. Dıvârlar çok sağlam yapıldıkları için Medîne-i münevvere şehri ikiyüzyetmişdört sene, eşkiyâ baskınına uğramadı. Şehrdeki müslimânlar râhat ve huzûr içinde yaşadılar. Fekat, 1222 [m. 1807] senesi ilk aylarında Sü’ûdün eline düşdüler.
Sü’ûd, Mekke-i Mükerremeyi ele geçirdikden ve Londradan gelen altınlarla Mekke etrâfındaki köylüleri satın aldıkdan sonra, köylerden topladığı yağmacıları Medîne şehri üzerine gönderdi. Bunların başına Bedây ve Nâdî adında iki kardeşi kumandan yapmışdı. Yolda karşılaşdıkları müslimân köylerini yağma etdiler. Çok cana kıydılar. Bedây ve kardeşi Nâdî, Medîne etrâfındaki köylerden çoğunu yakıp yıkdı. Eşyâlarını yağma etdi. Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahmetullahi aleyhim ecma’în” bildirmiş oldukları doğru yolda olan müslimânları kılıncdan geçirdi. Yakılan köyler, öldürülen müslimânlar, o kadar çokdu ki, belli bir sayı elde edilemedi. Medîne şehri etrâfındaki köyler, ölüm korkusundan ve yağmadan, işkenceden kurtulmak için, vehhâbî inanışlarını kabûl etdiler. Sü’ûda kul, köle oldular. Sü’ûd, Sâlih bin Sâlih ile Medîne şehrine bir mektûb gönderdi.
Sü’ûdün Medînedeki müslimânlara karşı yazdığı bu mektûbun tercemesi şöyledir:
Kıyâmet gününün mâlikinin adı ile başlıyorum. Medînenin âlimlerine, me’mûrlarına ve tüccârlarına bildiririm ki, dünyâda râhata ve huzûra kavuşmak, ancak hidâyet bulanlar içindir. Ey Medîne ehâlîsi! Sizi hak dîne çağırıyorum. Âl-i İmrân sûresi, ondokuz ve seksenbeşinci âyetlerinde meâlen, (Allahın doğru bildiği din islâm dînidir. İslâmdan başka din edinenlerin, dinleri kabûl olmaz. Bunlar, âhıret gününde zarar edeceklerdir!) buyurulmuşdur. Size karşı olan düşüncelerimin nasıl olduğunu bilmenizi istiyorum. Medîne ehâlîsine karşı sevgim ve bağlılığım vardır. Yanınıza gelip, Resûlullahın şehrinde bulunmak istiyorum. Beni dinlerseniz, emrlerime uyarsanız, size bir sıkıntı ve işkence yapmam. Mekke şehrine girdiğim zemân, orada bulunanlar, benden hep iyilik gördüler. Yeniden müslimân olmanızı istiyorum. Emrlerime itâ’at ederseniz, yağmadan, ölümden ve işkenceden kendinizi kurtarırsınız.