Evliyânın “rahime-hümullahü teâlâ” âlem-i misâldeki sûretlerini, şekllerini gördüğünüzü, onlarla konuşduğunuzu yazıyorsunuz. Bunlar iyi şeylerdir. Fekat maksadımız bunlar değildir. Maksadımıza zarar vermedikleri için üzülecek şeyler de değildir.
Hızır aleyhisselâmın hayâtda olduğuna inanmak lâzım olup olmadığını soruyorsunuz? Âlimlerimiz bunu sözbirliği ile bildirmedi. Evliyâdan ba’zıları “rahmetullahi aleyhim ecma’în”, Hızır aleyhisselâmı gördüklerini, konuşduklarını bildirmişler ise de, böyle haberler onun hayâtda olduğunu göstermez. Rûhu insan şeklinde görülmüş, insanın yapacağı şeyleri rûhu ile yapmış olabilir. O zemân hayâtda olmuş ise, şimdi de hayâtda olması lâzım gelmez. (El-İsâbe-fî-ma’rifetissahâbe) kitâbında Hızır aleyhisselâmın yapdığı çok şeyler yazılıdır. Âlimlerin çoğu Hızır aleyhisselâmın öldüğünü bildirdi. Eğer hayâtda olsaydı, Peygamber efendimize gelir, birlikde Cum’a nemâzı kılar, sohbetinde ve cihâdlarında bulunurdu.
Vefât etmiş Velîlerin rûhları ba’zan âlem-i misâldeki sûretleri ile [insan şeklinde] görülür. Çünki, dünyâda olan herşeyin âlem-i misâlde bir sûreti vardır. Hattâ maddî olmayan ma’nevî şeylerin de orada sûretleri vardır. Âlem-i misâl, hayâlî şeyler değildir. Bu gördüğümüz madde âlemi gibi var olan bir âlemdir. Evliyânın rûhları, ba’zan kendi bedenleri şeklinde görünür. Ba’zan da bedensiz, şeklsiz olarak rûhları insanın rûhu ile buluşur, görüşür.
Rûhlar ve kabr hayâtı hakkındaki bilgiler çok ince bilgilerdir. Bunlar hakkında zan ile, tahmîn ile konuşmamalıdır. Nasslar ile [ya’nî âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîf ile] açıkca bildirilmiş olanlara kısaca inanmalı, fazla konuşmamalıdır. Kabrde ni’metler ve azâblar olduğuna inanmalıdır. Mevtâların birbirleri ile konuşdukları da bildirilmişdir. Kabrdeki azâbdan dolayı bağırır, feryâd ederler. Feryâdlarını insanlardan ve cinden başka bütün mahlûklar işitir. Rûhları yalnız olarak da, bedenleri vâsıtası ile de feryâd eder.
İnsan tesavvufda ne kadar ilerlerse ilerlesin, kemâle gelsin, kurb-i ilâhîye kavuşsun, bedeni ile, rûhu da mahlûk olmakdan kurtulamaz. Allahü teâlâdan başka herşey hâdisdir, mahlûkdur. Var olmadan önce yok idiler. Sonra da yok olacaklardır. Müslimân olmak için böyle inanmak lâzımdır. Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât”, Evliyânın rûhları da böyledir. Âhıretde azâbdan kurtulmak için, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine inanmak, uymak lâzımdır. Bu kitâblara uymayan keşfler, kerâmetler hiçbir işe yaramaz.