Benden icâbet istesinler ve bana îmân etsinler) buyurulmuşdur.
19 — Matta İncîlinde, (Eğer siz insanların suçlarını bağışlar iseniz, gökde Babanız da sizi bağışlar. Fekat siz insanların suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da, sizin suçlarınızı bağışlamaz) denilmekdedir. [Matta bâb altı, âyet ondört-onbeş.]
Kur’ân-ı kerîmde, Nûr sûresinin yirmiikinci âyetinde meâlen: ([Kusûrları] afv etsinler, intikâmdan vazgeçsinler. Dikkat ediniz! Allahü teâlânın sizi magfiret etmesini sevmezmisiniz? Allahü teâlâ magfiret ve rahmet edicidir) buyurulmuşdur. Âl-i imrân sûresinin yüzotuzdördüncü âyetinde meâlen: ([Takvâ sâhibleri] o kimselerdir ki, bollukda ve darlıkda, çoklukda ve azlıkda [sadaka verirler ve] infâk ederler. Gadablarını yok ederler,[ya’nî dargınlık yapmağa kâdir iken, sabr ve terk ederler ve insanlardan cezâya müstehak olanların] kusûrlarını afv ederler, Allahü teâlâ ihsân edenleri sever) buyurulmuşdur. [Müslimânlar hep bu âyet-i kerîmeler ile amel etmişlerdir. Buna bir misâl yazalım. Resûlullahın mubârek torunu Hüseyn bin Alî “radıyallahü anh” misâfirleri ile sofrada oturmuşlardı. Kölesi bir kab sıcak yemek ile gelirken ayağı yere takılıp, elindeki yemeği Hüseynin “radıyallahü anh”, mubârek başına dökdü. Kölesini terbiye için yüzüne sert bakınca, kölesi, bu âyet-i kerîmenin (Gadab etmezler) kısmını okudu. İmâm-ı Hüseyn “radıyallahü anh”, gadabımı terk etdim, buyurdu. Bunun üzerine köle, (İnsanlardan kusûrlu olanları afv ederler) kısmını okudu. İmâm-ı Hüseyn “radıyallahü anh” afv etdim buyurdu. Bunun üzerine köle, (Allahü teâlâ ihsân edenleri sever) kısmını okudu. İmâm-ı Hüseyn “radıyallahü anh”, seni kölelikden azâd etdim, istediğin yere gidebilirsin, buyurdu.] Beled sûresinin onyedinci ve onsekizinci âyetlerinde meâlen: (Bundan sonra mü’minlerden olup, birbirlerine sabr ve merhamet tavsiye ederler. İşte bunlar, eshâb-ı yemîndendirler, ya’nî Cennet ehlindendirler) buyurulmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” (Başkalarına merhamet etmiyene, merhamet olunmaz) buyurmuşdur.
20 — Matta İncîlinde, (Oruc tutduğunuz zemân, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Zîrâ onlar oruc tutduklarını insanlar görsünler diye suratlarını asarlar. Doğrusu size derim ki, onlar mükâfâtlarını almışlardır. Fekat sen oruc tutduğun zemân başına yağ sürüp, yüzünü yıka. Tâ ki, insanlara değil, gizlide olan Babana oruc tutduğunu gösteresin) denilmekdedir. [Matta bâb altı, âyet onaltı, onyedi ve onsekiz.]
Îsâ aleyhisselâm sâdece Allah rızâsı için oruc tutulmasını emr etmiş ve riyâdan nehy buyurmuşdur. İslâmiyyetde riyânın kötülüğü ve riyâdan sakındırmak için vârid olan âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerden ba’zılarını yukarıda bildirdiğimizden, burada tekrar etmemize lüzûm yokdur.