Çünki, bunların mukaddes bir kardeşlik bağı ile, birbirlerine bağlanmış oldukları, hiç görülmemişdir. Bunların hepsi politik menfe’atler uğruna, birbirlerinin gözlerini oymakdadırlar. Luther fırkası ile Calvin fırkası ve diğer protestan fırkalarının birbirlerine olan düşmanlıkları, katoliklerle protestanların birbirlerine olan düşmanlığından az değildir. [Târîh boyunca, katoliklerle protestanlar, birbirlerini en büyük düşman ve kâfir olarak kabûl edip, merhametsizce imhâ etmişlerdir. Bunlardan bir kaç misâli dahâ önce bildirmişdik. Târîhi okuyanlar bunu iyi bilirler. Papazın bu sözü, islâm dîninde bulunan ve müslimânların kitâblarında yazılı olan, kardeşlik, sevgi ve cömertlik gibi iyiliklerin taklîdi olduğu meydândadır. Müslimân kitâblarında okumuş olduğu, müslimânlara mahsûs olan iyilikleri, hıristiyanlığa mâl etmekdedir.]
Yine bu papaz (Eğer, islâmiyyetin hıristiyanlıkdan dahâ üstün ve fazîletli olduğu iddiâsı doğru olmuş olsa idi, Allahın melekûtunu yukarıda anlatılandan dahâ güzel, dahâ yüksek ve dahâ rûhânî göstermesi îcâb ederdi. Yeryüzünde bulunan milletlerin hâllerine ve memleketlerine dahâ uygun olması îcâb ederdi. İnsanları dünyâda se’âdete, kemâle ve adâlete kavuşdurması ve dünyâdan ayrılacakları zemân da, izzet ve se’âdet-i ebediyyeyi dahâ çok ümmîd etmelerine te’sîr etmesi lâzımdı) demekdedir.
CEVÂB: İslâm dîninde Allahü teâlânın melekûtu, Muhammed aleyhisselâmın dînidir. Onun ahkâmı ile amel edenler, dünyâda ve âhiretde sonsuz ni’metlere kavuşurlar. Ona tâbi’ olmıyanlar ise, hüsrâna uğrayıp, Cehennemde azâb olunacaklardır. Böyle olduğu Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde en güzel şekliyle, geniş olarak anlatılmışdır. Âhiretde mü’minler için va’d edilen ni’metler, se’âdetler temâmen anlatılsa, bunları insan aklı kavrıyamaz. Bu papazın, dört İncîl ile Petrus ve Pavlosun mektûblarından başka, dünyâda olanlardan ma’lûmâtı olmadığından, böyle garîb bir iddiâda bulunması cehâletinden başka bir şeyi göstermez. Se’âdete, huzûra ve adâlete kavuşdurmakda islâm dîninin kuvvet derecesini bilmek için, islâmiyyeti ve islâm devletleri târîhini, iyi incelemek lâzım olduğunu kendisine hâtırlatırız. Bu iki dînin ahvâl ve keyfiyyetini bilenler, hıristiyanlık dîninin melekûtdan uzak, [Pavlosun ve konsillerin ve papazların ellerinde bin bir şekle girmiş] olduğunu iyi anlarlar. İslâmiyyetin ve hıristiyanlığın ahvâlini ve târîhlerini okuyan bir kimse, hakîkatin bu papazın iddiâ etdiği şeyin tam tersi olduğunu anlar.
Yine bu papaz, (Her hıristiyan, Îsâ Mesîhin öldükden sonra dirilip göğe çıkmasını, ya’nî kıyâmını kendi kurtuluşuna bir kefâlet kabûl eder.