Matta İncîlinin ondokuzuncu bâbının sekizinci âyetinde ise, (Yüreklerinizin katılığından dolayı, zevcelerinizi boşamanıza Mûsâ müsâade etdi. Fekat başlangıçdan böyle değil idi) demekdedir. Bu iki ibâre arasında iki şeklde ayrılık vardır: Birinci ayrılık, Matta İncîlinin ibâresinde, Mûsâ aleyhisselâmın talâka izn verdiği anlaşıldığı hâlde, Markosun ibâresinden, Mûsâ aleyhisselâmın talâkı emr etdiği anlaşılmakdadır. İkinci ayrılık ise, Matta İncîlinin ibâresine göre, Mûsâ aleyhisselâmın şerî’atinden önce talâk yokmuş, sonradan Benî İsrâîlin kalblerinin katılığından dolayı, Mûsâ aleyhisselâm onlara talâk için izn vermişdir. Markosun bildirdiğine göre ise, başlangıçdan kelimesi yerine hilkatden, ya’nî yaratılışdan kelimesi kullanılmışdır. Markosun ibâresindeki ma’nâ, ilk yaratılışdan Allahü teâlâ onları erkek ve dişi yaratdı demek olur ki, Matta İncîlinin ibâresine muhâlifdir.
5 — [İncîllerin bildirdiğine göre], Îsâ aleyhisselâm, Dâvüd aleyhisselâmın sülâlesinden olmakla iftihâr etmişdir. Dâvüd aleyhisselâmın, müteaddid zevceler sâhibi olduğunu bildiği hâlde, birden başka kadınla evlenmeği nehy etmesini, akl kabûl edemez.
Bu delîller ile, biz bu âyetlerin, Îsâ aleyhisselâma Allahü teâlâ tarafından inzâl edilen, hakîkî İncîl âyetlerinden olmayıp, sonradan İncîllere sokuşdurulmuş olduğunu isbât ederiz. Eğer papazların, tersini isbât etmeğe delîlleri var ise, beyân etmelidirler. Bizlere çok garîb görünen bir husûs da, islâm dînindeki talâka izn verilmesine i’tirâzın, protestanlar tarafından yapılmasıdır. Çünki târîhlerde bildirildiği gibi, mîlâdın dörtyüz târîhine kadar hıristiyanlar arasında, talâka dâir aslâ bir münâkaşa ve ihtilâf vukû’ bulmamış ve Tevrâtın hükmü ile amel olunmuşdu. O asrda, Sen Augustin ismindeki piskopos talâkı kesinlikle nehy etdi. Katolik kilisesi, bugün hâlâ onunla amel etmekdedir. [St. Augustin, katoliklerin azîzlerinden olup, mîlâdın 430 senesinde, Tunusun Bone şehrinde öldü.] Avrupalı hıristiyan krallardan ba’zıları için, papazların talâka izn verdikleri de oldu. Fekat bunlar, siyâset îcâbı olduğu için, kilise buna i’tibâr etmeyip, görüşleri bugün yine talâkın câiz olamıyacağı, şeklindedir.
Protestanlar, katolik kilisesinin talâk verilmiyeceği görüşüne i’tirâz etdiler. Luther, diğer husûslarda olduğu gibi, talâk husûsunda da, katolik kilisesine muhâlefet etdi ve talâka ruhsat verdi. O hâlde, protestanların talâka i’tirâzları, kendi dinlerinin kurucusu olan, Luthere de i’tirâz olur.
Bu papaz, birden fazla evlenme ve talâkın ba’zı ahvâlde lüzûmlu ve güzel birşey olmayıp, bil’aks nice zararların meydâna çıkmasına sebeb olduğunu uzun uzun beyân ederek, islâm kadınlarının da zihnlerini karışdırmak ve sapıtmak için, hayli sıkıntılara girmişdir.