Fazla olarak da bunu seyr etmek için toplanan halk var imiş. Bütün bunlar, Îsâ aleyhisselâma yapılan hakâretleri gördükleri için, göğüslerini döverek, Îsâ aleyhisselâmın ardı sıra gidiyorlar imiş. [Luka bâb yirmiüç, âyet yirmiyedi.]
Lukanın bu yazıları, Matta ve Markosun bildirdiklerine uymamakdadır. Matta ile Markosa göre, Îsâ aleyhisselâm [zan edilen Esharyûtî Yehûdâ] çarmıha gerildiği zemân orada hâzır olanlar, birkaç kadından ibâret olup, bunlar da uzakdan seyr etmişlerdir. Birkaç kimsenin, uzakdan gördükleri bir şeye dâir olan şehâdetleri, akl sâhibleri nazarında, dînin esâs i’tikâdı olarak kabûl edilebilecek bir delîl olamaz. Lukanın halkdan ta’bîrinden de, orada bulunanların Îsâ aleyhisselâmı tanıyan, fekat Ona îmân etmiyen ba’zı kimseler oldukları anlaşılmakdadır. Çünki Luka İncîlinin her yerinde, şâkirdler ve havârîler ta’bîrleri var iken, sâdece burada halk kelimesini kullanması, orada şâkirdlerden kimsenin bulunmadığına işâretdir.
Yuhannâ İncîli ise, şâkirdlerden ve Celîleli ağlıyan ve dövünen kadınlardan, bir kimsenin bulunduğuna dâir, hiç bir şey söylememekle berâber, orada sâdece sevdiği şâkird ile kendi annesi ve annesinin kız kardeşi ve Mecdelli Meryemin bulunduğunu bildirmişdir. [Yuhannâ bâb ondokuz, âyet yirmibeş, yirmialtı.] Diğer İncîllerden fazla olarak, Îsâ aleyhisselâmın çarmıh üzerinde iken sevdiği şâkirdi ve annesini yanında görüp, anasına, (Kadın işte oğlun) dediği, (Ondan sonra şâkirde, işte anan!) diye işâret etdiği ve bu şâkirdin, annesi Meryemi, kendi evine götürdüğü bildirilmekdedir. [Yuhannâ bâb ondokuz, âyet yirmialtı, yirmiyedi.]
Diğer İncîller ise, böyle bir hâdiseden hiç bahs etmezler. Şübhe yokdur ki, çarmıha gerilme hâdisesi vukû’ bulmuşdur. Fekat, orada bu hâdiseyi tesbît ve îzâh edecek, Îsâ aleyhisselâma îmân etmiş kimseler bulunmuş olsa idi, İncîller arasında bu hâdise üzerinde ihtilâf olmaz ve hepsi vukû’ bulan hâli aynı şeklde yazarlardı.
5 — Matta İncîline göre, Îsâ aleyhisselâm, vâlînin konağında çeşidli hakâretlere uğramış, elbisesi çıkarılıp üzerine kırmızı bir kaftan giydirilmiş, başına dikenden taç konulmuş ve eline bir de kamış verilerek, yüzüne tükürülmüş ve başına vuruldukdan sonra, çarmıha gerilmek üzere kapıdan çıkarken, Sim’un isminde Karineli bir adam bulup, çarmıhı ona taşıtmışlar. Oradan Golgota ya’nî kafa kemiği denilen yere geldikleri zemân, ona öd ile karışık sirke vermişler. Çarmıh üzerinde iken, (Allahım, Allahım, beni niçin terk etdin) dediği zemân, orada duranlardan biri, bir süngeri sirkeye batırıp, kamış ile ona uzatmış. [Matta: 27-28, … 48]