Gottfried Eichhorn, Tekvînden başka, sonra gelen beş kitâbın da, târîhleri i’tibârı ile ve lisân olarak birbirinden farklı olduğunu 1775 senesinde neşr etdiği kitâbında yazmışdır. Fekat Eichhorn ve kitâbları aforoz edilmişdir.
Alman şâiri ve filozof Herden [1744-1803] (Von Geiste den hebraischen Poesie) eserinde, Ahd-i atîkin, (Mezmûrlar) kitâbının içindeki şi’rlerin birçok ibrânî şâirlerine âid olduğunu, başka başka zemânlarda yazıldığını ve sonradan bir araya cem’ edildiğini yazmakdadır. Ayrıca(Neşîdeler Neşîdesi)nin de, beşerî ve müstehcen bir aşk kasîdesi olduğunu, bu şi’rlerin Süleymân aleyhisselâm gibi bir Peygambere atf olunamıyacağını da beyân etmekdedir. Merâk edenlerin, (Neşîdeler Neşîdesi) kitâbına göz gezdirmeleri kâfîdir.
19. yüzyılda İbrânî lisânı üzerindeki incelemeler artınca, Tevrâtdaki beş kitâbın Mûsâ aleyhisselâma âid olmadığı ve ahd-i atîkdeki kitâbların muhtelif zemânlarda bir araya getirildiği isbât edildi. Bu husûsda, Avrupalı pek çok târîhci, papaz ve piskoposlar eserler neşr etmişlerdir.
Mood İncîl Enstitüsünden Dr. Graham Scroggie, (İncîl Allah kelâmı mıdır?) ismli kitâbda (Ahd-i Atîk) ve (Ahd-i Cedîd)in Allah kelâmı olmadığını i’tirâf etmekdedir.
Dr. Stroggie ise, (Tekvîn kitâbı, şecerelerle doludur. Kim kimden doğdu, nasıl doğdu? Hep bunlardan bahs ediliyor. Bunlardan bana ne? Bunların ibâdet ve Allahü teâlâyı sevmek ile ne alâkası var? Nasıl iyi bir insan olunabilir? Kıyâmet günü nedir? Kime ve nasıl hesâb vereceğiz? Sâlih bir insan olmak için neler yapmak lâzımdır? Bunlardan pek az bahs olunuyor. Ekseriyâ, muhtelif efsâneler var. Dahâ gündüz anlatılmadan, geceye geçiliyor) demekdedir. Böyle bir kitâb nasıl Allah kelâmı olabilir?
Bugün, yehûdîlerin (Tanah), hıristiyanların ise, (Ahd-i Atîk) dedikleri kitâbları okuyan bir kimse, Allahü teâlâ tarafından indirilmiş bir kitâb değil, fuhş, müstehcenlik ve ahlâksızlığı öğreten bir seks kitâbı okuduğunu zan eder. Bu kitâbların, Allah kelâmı olmadığını anlayan batılı birçok papaz ve fen adamları, pekçok kitâblar neşr ederek, hakîkati herkese duyurmağa çalışmışlardır. Bunları burada zikr etmeğe kitâbımızın hacmi müsâid değildir.