Buyuruyor ki, (İslâmiyyetin edeblerine uymıyan kimse, Resûlullahın sünnetine uymakdan mahrûm kalır. Sünnete uymakda gevşek davranan, farzlara uymakdan mahrûm kalır. Farzlarda, harâmlarda gevşek olan, Velî olamaz). Bunun için, hadîs-i şerîfde, (Harâmlara devâm, küfre sebeb olur) buyuruldu. Ebû Saîd-i Ebül-hayr 440 h.da vefât etdi. Buna, (Falanca, su üstünde yürüyor dediler. Bu, kıymetli birşey değildir. Çöp de, saman da, su üstünde gidiyor dedi. Falanca, havada uçuyor dediklerinde, karga, sinek de uçuyor dedi. Falanca, bir anda, şehrleri dolaşıyor dediklerinde, şeytân da gidiyor. Bunlar, kıymetli olmağı göstermez. Merd olan, herkes gibi alış-veriş yapar. Evlenir. Çocukları olur. Fekat, bir ân Allahını unutmaz) buyurdu. Büyük Velî, Ebû Alî Ahmed Rodbârî 321 senesinde Mısrda vefât etdi. Bir kimse, çalgı dinliyor. Ben tesavvufda yüksek dereceye yetişdim [çalgıları, kızların seslerini dinlemek], bana harâm olmaz diyor denildikde, (Evet, Cehenneme yetişmişdir) dedi. Ebû Süleymân Abdürrahmân Dârânî, 205 h.de Şâmda vefât etdi. Buyurdu ki, (Kalbime birçok, iyi zan etdiğim şeyler geliyor. Bunları, islâmiyyet terâzîsi ile ölçmedikce, hiç ehemmiyyet vermiyorum.)
[İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh”, ikinci cildin 82. ci mektûbunda buyuruyor ki, (Dünyânın yaldızlı lezzetlerine sarılma, geçici, çabuk biten güzelliklerine aldanma! Bütün sözlerinin ve işlerinin islâmiyyete uygun olmasına çalış! Evvelâ, i’tikâdını, (Ehl-i sünnet) âlimlerinin kitâblarına göre düzelt! Bundan sonra, bütün hareketlerin ve ibâdetlerin, bu âlimlerin (Fıkh)kitâblarına uygun olmasına dikkat et! Halâla, harâma uymak, çok mühimdir. Nâfile ibâdetlerin, farz ibâdetler yanında hiç kıymeti yokdur. Bir lira zekât vermenin sevâbı, yüzbinlerce lira nâfile sadaka vermek sevâbından katkat fazladır. Dünyânın zararlarından kurtulmak ve âhiretdeki sonsuz ni’metlere kavuşmak için [müslimân olmak lâzımdır. Ya’nî] evvelâ îmân etmek, sonra ahkâm-ı islâmiyyeye uymakdan başka çâre yokdur.) İslâmiyyet, kalb ile îmân etmek ve beden ile ahkâm-ı islâmiyyeye uymakdır. Allahü teâlânın emr etdiği şeylere(Farz) denir. Yasak etdiği şeylere (Harâm) denir. Her ikisine birden (Ahkâm-ı islâmiyye)denir. Kalb ile îmân edilecek, inanılacak altı şeyi ve her tarafa yayılmış olup, günlük işler hâline gelmiş olan din bilgilerini meselâ nemâz kılmasını ve nemâzda okunacak fâtiha sûresini, hemen öğrenmek ve bunlara uygun yaşamak, kadın, erkek, her müslimâna farzdır. Çocuklarına öğretmek de analara, babalara farzdır. Evlenecek yaşa gelen müslimân evlâdı ve yeni müslimân olan, bunları öğrenmeğe ve uymağa ehemmiyyet vermez ise, birinci vazîfe olduğunu kabûl etmezse, kâfir olur. Buna (Mürted) denir. Mürted, müslimân olmamış kâfirden dahâ fenâdır.