● Âhıret mu’âmelâtı [âhıret işleri] zıllerden değildir. 1/261 [Mektûbât Tercemesi: 343.]
● Âhıretde azâbın ve mükâfâtın devâmlı olduğunu bilenlerin nazarında, birkaç günlük belâ ve mihnet, devâmlı râhata sebeb olduğundan, ayn-i râhatdır [râhatın tâ kendisidir]. İnsanların dedi-kodularına bakmazlar. 2/99 [Se’âdet-i Ebediyye: 515.]
● Âhıret azâbı hakkında Peygamberlerin sözbirliği var iken, felsefecilerin sözlerine i’tibâr olunmaz. Bu azâb aklî değil, hissîdir. [Bizzat tadılacak şekldedir.] 3/101[Se’âdet-i Ebediyye: 68.]
● Âhıretin yaratılış ve mevcûdiyyetine, dünyânın yaratılış ve mevcûdiyyetini mukâyese etmek mümkin değildir. 3/79.
● Âhıreti verip dünyâyı almak ve Hakdan halka yüz çevirmek cünûn ve sefâhetdir, [delilik ve aklsızlıkdır]. 1/28 [Mektûbât Tercemesi: 46.]
● Âgâhlık [uyanıklık], Allahü teâlâ ile bâtının huzûrundan ibâretdir. İlm-i huzûrîye benzer ki devâm lâzımdır. 3/16
● Ayakların zinâsı, islâmiyyetin yasak etdiği yere (harâmlara) gitmek. Gözlerin zinâsı, islâmiyyetin yasakladığına[harâmlara] bakmakdır. 3/41. [Se’âdet-i Ebediyye: 778.]
● Aynada hoşa giden sûretin görünmesi, hâricde hakîkî görmek gibi te’sîr eder. 3/63[Se’âdet-i Ebediyye: 925.]
● İbrâhîm aleyhisselâm, Habîbullahın ümmetine dâhil olmağı temennî buyurmuşdur. 3/122.
● İbrâhîm aleyhisselâmın şânının yüksek oluşu, Hak teâlânın düşmanlarından teberrî etmek [kaçınmak] vâsıtasıyladır. 1/266 [Mektûbât Tercemesi: 350.]
● İbrâhîm aleyhisselâm Halîlullahdır. 3/88