● Kabr, dünyâ ile âhıret arasında geçiddir, ya’nî vâsıtadır. 3/17. [Se’âdet-i Ebediyye: 102.]
● Kabr azâbı, âhıret azâbları cinsindendir. Rü’yâ elemleri, dünyâ azâbları cinsindendir. 3/3. [Se’âdet-i Ebediyye: 906.]
● Kabr sıkması ve onda Münker-Nekîrin süâli hakdır. 3/17. [Se’âdet-i Ebediyye: 102.]
● Kabr azâbı, kâfirlere ve ehl-i îmânın ba’zı âsîlerine olacakdır. 1/266. [Mektûbât Tercemesi: 350.]
● Kabrde hâsıl olan hâller, ölüm zemânında hâsıl olan hâllerin üstündedir. 1/263.[Mektûbât Tercemesi: 346.]
● Kabr azâbından ve sevâbından halâs imkânsızdır. [Kabrde yâ azâb veyâ sevâb vardır.] 2/58. [Se’âdet-i Ebediyye: 79.]
● Kabr azâbı, bilhâssa, bevlden sakınmıyanlara [üzerine idrar sıçratanlara] ve söz taşıyanlaradır. 3/17. [Se’âdet-i Ebediyye: 102.]
● Kabr üzerine çiçek veyâ ağaç dikmelidir. Bunların tesbîhlerinin sevâbı meyyite vâsıl olur. (İbni Âbidîn.)
● Kaderin ma’nâsı, ortaya getirmek ve yaratmakdır. Yokdan yaratıcı ancak Allahü teâlâdır. 1/289. [Mektûbât Tercemesi: 442.]
● Kulun kudreti, fi’llerin meydâna gelmesinde te’sîr eder. 1/289. [Mektûbât Tercemesi: 442.]
● Kudret, işi yapabilecek gücü ve yapmıyacak gücü vardır, ma’nâsınadır. 3/26.
● Âleme kadîmdir [sonradan yaratılmamış] demek küfrdür. 3/57. [Se’âdet-i Ebediyye: 116.]
● Kur’ân-ı kerîme mahlûk diyen kâfir olur. Kur’ân-ı kerîmin harfleri ve kelimeleri, kelâm-ı nefsînin delîlleri olup, bir kısmı önce, sonra olması sebebi ile hâdis ve mahlûkdur.