Güzel elbiseden maksad, insanlara gösteriş için değildir, ki bu yasakdır. 3/17.[Se’âdet-i Ebediyye: 102.]
● Lezzet ve tatlılık Cezbenin başlangıcıdır.
● Lezîz lokmaları sevmek ve güzel elbiselere düşkün olmak gerekmez [uygun değildir]. Bunların netîcesi pişmânlık ve hasretdir. 1/226. [Mektûbât Tercemesi: 278.]
● Lisânımızdan sâdır olan kelâm-ı Kur’ân [okuduğumuz, ağzımızın hareketi ile çıkan ses] kelâm-ı ilâhî değildir. İnkâr eden kâfir olmaz. 3/120.
● Leşker-i düâ [düâ ordusu], leşker-i gazâdan [gazâ ordusundan] kuvvetlidir. 3/47.[Se’âdet-i Ebediyye: 400.]
● Letâif-i aşere [on latîfe]. 2/21.
● Beş latîfenin aslları, âlem-i kebîrde olup, bu âlem-i kebîrin bu beş latîfesinin aslı da, Allahü teâlânın ismlerinin zılleridir. Bu zıl dâiresi, Enbiyâ ve meleklerden başka mahlûkâtın te’ayyünâtının başlangıcıdır. 1/260. [Mektûbât Tercemesi: 326.]
● Letâif-i aşereden [on latîfeden] herbirinin hem sûreti, hem hakîkati vardır. 2/93.
● Âlem-i emrin beş latîfesinin her biri, bir emre mahsûs ve bir kemâle mensûbdur. 3/11. [Se’âdet-i Ebediyye: 917.]
● Sır, hafî ve ahfâ latîfelerinin bağlantıları, sıfatın üstünde olup, zât dâiresine dâhildir. 1/196. [Mektûbât Tercemesi: 234.]
● Âlem-i emr latîfelerinin sonu ile imkân (mümkinât) dâiresi temâm olur. 1/260.[Mektûbât Tercemesi: 326.]
● Yedi latîfeden her birinin kat’ edilmesinde, gerek zûlmânî, gerek nûrânî, bin perde aşılır. 1/58. [Mektûbât Tercemesi: 93.]
● Âlem-i emr latîfeleri, her ne kadar yukarıya ilerlerse, âlem-i halk ile o kadar alâkası kesilir. Ve o münâsebetsizlik, âlem-i halkın çok inişine sebebdir. Ve âlem-i halk ne kadar inerse, sâlike zevk, tatlılık çok olup, kendi ayb ve kusûrlarını idrâk etmek çok olur.