● Bir şeyin hepsi ele geçmezse, hepsini terk etmemelidir. 2/66. [Se’âdet-i Ebediyye: 97.]
● Mâverâ-ün-nehr âlimleri, bedenin islâhı ve bâtının [kalbin, rûhun] kurtuluşuna çok hizmet etdiler. 3/99.
● Mubâhın işlenmesi, vâcib işlerin yapılmasına mâni’ olursa, mubâh olmakdan çıkar. 1/73. [Mektûbât Tercemesi: 111.]
● Mubâhları zarûret mikdârı kullanmalı, o da kulluk vazîfelerini yerine getirmek için olmalıdır. 1/76. [Mektûbât Tercemesi: 121.]
● Mubâhların işlenmesinde geniş [müsâmahalı] davranmak, şübheli işlere götürür. Şübheli işler de harâma yakındır. 3/27. [Se’âdet-i Ebediyye: 428.]
● Mubâhlar dâiresi genişdir. 2/81. [Se’âdet-i Ebediyye: 96.]
● Mubâhları kullanmakda zarûret mikdârı ile iktifâ edilince [zarûret mikdârı azaltınca], keşf ve kerâmet dahî çok olur. 3/86. [Se’âdet-i Ebediyye: 748.]
● Mebde ve Me’âd risâlesinde, hakîkat-i Muhammedî makâmından yükselerek, hakîkat-i Kâ’beye ulaşıp ve onunla birleşip, hakîkat-i Ahmediyye nâmını alır, cümlesindeki hakîkat-i Kâ’beden murâd, hakîkat-i Kâ’be zıllerinden bir zıldir. 1/260.[Mektûbât Tercemesi: 326.]
● Mebde-i te’ayyün. 3/114.
● Mebde-i te’ayyünler, bu dünyâdaki varlıkların hakîkatleridir. Âhıretdeki varlıkların mebde-i te’ayyünleri başka işlerdendir. 3/114.
● Her bid’at sâhibi ve sapık, kendi inandıklarının kitâba ve sünnete uygun olduğunu zan eder. Ve kendi yanlış idrâk ölçüsü ile, kitâb ve sünnetden yanlış ma’nâlar çıkarır.“O, bir çoğunu hidâyete kavuşdurur. Bir çoğunu da dalâlete sevk eder.” Âyet-i kerîme meâli. 1/286. [Mektûbât Tercemesi: 420.]
● Mübtedînin [yolun başlangıcında olanın] almış olduğu zikr, farzların ve sünnet-i müekkedelerin dışında yapılır. [Bunların dışında bu zikr yapılır.] 2/57.