418

● Matlûb tarafından bildirilmeden, her ne ki kendi tarafından söylerse, kendinden söylemiş olur. Bu sûretle her ne ki matlûbu medh etse, kendini medh etmiş olur. 3/123. [Se’âdet-i Ebediyye: 919.]

● Mezâhir-i cemîleye [güzel görünenlere] istiyerek ve tekrâr bakmak câiz değildir. 1/234. [Mektûbât Tercemesi: 286.]

● Mezâhîr-i cemîleden [güzel görünenlerden] olan haz ve lezzet ve babanın oğlu ile ve kardeşin kardeş ile ülfeti hılletdendir [dostlukdandır]. Muhabbet başkadır. 3/88.

● Me’âsînin [günâhların] ve ahkâm-ı ilâhiyyeye bağlanmamanın [günâhların] zulmeti, insanın îmân nûrunu selâmete erdirmez [îmân nûrunu söndürür]. 1/96. [Mektûbât Tercemesi: 143.]

● “El-mualecetü bil iddâd.” “Ya’nî zıddı ile ilâc eylemek lâzımdır.” 2/53. [Se’âdet-i Ebediyye: 429.]

● Mu’âviye “radıyallahü anh”ın vâlidesi Hind “radıyallahü anhâ”nın fazîleti. 3/41.[Se’âdet-i Ebediyye: 778.]

● Mu’âviye “radıyallahü anh” ve onun ile berâber olan Eshâb-ı kirâm hatâda idiler. Fekat, hatâ ictihâdî idi. 1/251. [Mektûbât Tercemesi: 308.]

● Mu’âviye “radıyallahü anh”ın atının burnuna giren toz, Ömer ibni Abdül’azîzden efdaldir. 1/66. [Mektûbât Tercemesi: 138.]

● Mu’âviye “radıyallahü anh” hakkında Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hayrlı düâ etmişdir. 1/251. [Mektûbât Tercemesi: 308.]

● Mu’âviye “radıyallahü anh”ın hatâsı, Veysel Karnî ve Ömer Mervânînin sevâbından hayrlıdır. 1/120. [Mektûbât Tercemesi: 208.]

● Mu’âviye “radıyallahü anh”ın hilâfeti, Alî “radıyallahü anh” zemânında hakîkî değil idi. Ondan sonra, âdil imâm oldu. 1/251. [Mektûbât Tercemesi: 308.]

 

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.