● “İnsanın hayrlısı, ittika edip [takvâ sâhibi olup,] sıla-i rahm eden ve emr-i ma’rûf ve nehy-i münker edendir.” Hadîs-i şerîf. 4/29. [Se’âdet-i Ebediyye: 89.]
● İnsandan bu fânî âlemde istenen, bîçâre bir kul (köle) olup, kulluk vazîfelerini edâ ve temâmlamak ve ibâdetleri ve tâ’atleri yerine getirmekdir. 5/100.
● İnsanın arzû ile kârı nedir? (İnsan bir şeyi niçin arzû eder durur?) Çok vâki’ olur ki, temennî eylediği emr (iş), kendi hakkında mukadder değildir (takdir buyurulmamışdır.) 5/19
● İnsanı Hak sübhânehu ve teâlâ, beyhûde halk eylemedi ki, kendi hâline bırakılsın. Hattâ, her ne bilirse yapıp, he-vâ-i nefse ve hoşuna giden şeye uysun. Onu emrleri yapmak ve yasaklardan sakınmakla mükellef kıldı. Ve emrler ile muhâtab eyledi. İnsan için onun emrlerini yapmakdan başka çâre yokdur. Ve onun hilâfı üzere hevâ-i nefs ve tabî’ate tâbi’ ola. Eğer bu vechle amel etmezse, âsî ve inadcı kul olup, Allahü teâlânın gadabına uğrar ve çeşidli cezâlara müstehak olur. 5/11 [İslâm Ahlâkı: 564.]
● İnsan her ne kadar derd ve belâya mübtelâ ve mihnetlere düçâr olursa, berâberlikde ve yakınlıkda o kadar ziyâde kâmil olur. 5/111.
● İnsanın kadr ve kıymeti, muhabbet ile belli olur, açığa çıkar. Ve diğer varlıklardan ayrılması bu derd sebebi ile olduğu açıkdır. 6/111.
● İnsanın diğer mahlûkât üzerine üstünlüğü, derd talebi ve râhatına düşkün olmamak sebebiyledir. 6/38
● “İnsanın sevmesi ve buğz etmesi ve vermesi ve vermemesi, Allah için olursa, îmân-ı kâmil olmuşdur.” Hadîs-i şerîf. 6/55 [Hak Sözün Vesîkaları: 348.]
● İn’âmda [ni’mete kavuşmakda] sevilenin ve sevenin murâdı, nefsin murâdına muvâfıkdır. Elemde sevilenin murâdı vardır. 6/121.
● Evcâ ve emrâza [acılara ve hastalıklara] sabr edeler.