● Hadîs-i şerîfde gelmişdir ki, bu üç şeyden çekinmiyen kimse, gerçekden mü’mindir. Hizmet-i i’yâl [Âilesine hizmet], ve fakîrler ile berâber oturmak ve hizmetkârı ile ta’âm yimek. [Hizmetkâr temiz olmak lâzımdır.] 5/109.
● Hadîslerin ba’zısı, ba’zısını tefsîr eder. 6/5
● Harem-i Kâ’benin füyûz ve berekâtı başka, harem-i Medînenin kemâlât ve kârı ve semeresi başkadır. 6/232
● Hüzn ve ferâhlığın olmaması, kazâya râzı olmağa ters değildir. 6/170.
● Hesâb-ı mü’minîn [mü’minlerin hesâbı] kısa bir müddet içinde olacakdır. Fasl-ı kazâ [yapılma zemânı] bir sâ’atdır. Birinin hesâbı, diğerini hesâbdan işgal etmez. 4/11
● Hüsn-i hulk [güzel ahlâk] hakkındaki Hadîs-i şerîfler. 4/147 [Cevâb Veremedi: 342, Herkese Lâzım Olan Îmân: 141.]
● “Hüsn-i hulk [güzel ahlâk], gücü yetdiği hâlde gadab eylememekdir.” Hadîs-i şerîf. 4/147 [Cevâb Veremedi: 342, Herkese Lâzım Olan Îmân: 141.]
● “Hüsn-i hulk [güzel ahlâk] hatâları eritir. Su kırağıyı eritdiği ve mahv etdiği gibi. Ve kötü ahlâk dahî ameli ifsâd eder. Sirkenin balı bozduğu gibi”. Hadîs-i şerîf. 4/147.[Cevâb Veremedi: 342, Herkese Lâzım Olan Îmân: 141.]
● Hüsn-i hulk [güzel ahlâk] buğz eylediği kimseye fütüvvetdir. Ve ikrâh eylediği [tiksindiği] şahsa mal vermek, kalbin nefret eylediği zât ile, hüsn-i sohbetdir, demişlerdir. 5/109.
● Ebûl-Hasen-i Harkânî, Muhammed Kassabdan efdâldir. Ya’nî müntehîdir [sona varmışdır]. 4/179.
● Huzûr, gafletden kurtulmakdan ibâretdir. 4/160
● Huzûr, öyle ola ki, nefs-i hâzır dahî arada olmıya. Vücûd yolunu yokluk sahrasına çeke. Ve kendi huzûru yine kendine müteveccih ola [döne]. 4/75