● Kesretden vahdete [çoklukdan birliğe] ve farkdan cem’e [ayrılıkdan topluluğa] ve cem’den [toplulukdan] cem’ul cem’e [dahâ büyük topluluğa] teveccüh edip ve zılden asla koşalar. Ve sıfatdan da sıfatlanana ilerleyeler. 6/88.
● Kerâmet, hakîkatde, şirkin inceliklerinden kurtulmak ve ma’rifete vâsıl olmak ve fenâ ve yokluk hâsıl olmasıdır. 6/2.
● Kerâmete ve keşfe tâlib olan, mâsivâya tâlibdir. Hak teâlâya yakınlığı ve ma’rifeti [tanıması] yokdur. 4/128. [Hak Sözün Vesîkaları: 334.]
● Kerâmet ve hârikalar, kalbin zikr ile cevherleşmesi [süslenmesi] ve zâtın [Allahü teâlânın zâtının] zikrinin varlığına göre aşağıdır. “sâhib-i Avârif.” 4/50. [Hak Sözün Vesîkaları: 328, Kıyâmet ve Âhıret: 161.]
● Kirâmen kâtibîn, günâhın yazılmasında üç sâat beklerler. Tevbe edilirse yazmazlar. 5/110. [Fâideli Bilgiler: 169, Cevâb Veremedi: 349.]
● Eğer ben akllı isem, kendi hâlimi gizlemeliyim. Söz kapımın kilidini muhkem vurmalıyım. Bir mâtem-zedeyi kurtarmalıyım. Söylediğim söze, mâtem tutmalıyım. 4/17.
● Eğer aşk ve aşkın gammı olmasaydı, bu kadar güzel sözleri kim söyler, kim işitirdi. 4/24.
● Kötü kimseler, o gürûhdur ki, emr-i ma’rûf ve nehyi münker eylemezler. Kötü kavm o tâifedir ki, şübheleri sebebiyle harâmları halâl kabûl ederler. 4/29. [Se’âdet-i Ebediyye: 89.]
● Ağlamak ve âhıret korkusu, ilâhî ni’metlerdendir. Ve ilerleme sağlar. 4/18.
● Kesb, irâdeyi sarf eylemeğe derler. İşin yaratılması Hak teâlâdandır. 5/137.
● Halâl rızk kazanmak, sâlih niyyet ile olunca, zikre dâhildir. 6/88.
● Halâl rızk kazanmak mubâh ve belki sevâbdır ki, büyükler bu işi yapmışlardır. 5/110.[Cevâb Veremedi: 349, Fâideli Bilgiler: 169.]