. Hele, sûrelerin fazîletini, kıymetini bildiren hadîs-i şerîflere mevdû’ demesine, lâ havle… okumakdan başka cevâb verilmez.
Evet, zındıklar, hadîs diye, ba’zı sözler uydurdu. Ehl-i sünnet âlimleri, bunları ayırıp, çıkardı. Şimdi din kitâblarımızda bunlardan hiç yokdur.
(Hâzin tefsîri), [Bu tefsîrin ismi (Lübâb-üt-te’vîl fî me’ânit-tenzîl) olup Alâüddîn-i Bağdâdî yazmışdır] ve (Rûh-ul-beyân) tefsîri, dahâ ziyâde birer va’z kitâbıdır. Bunlardaki hadîs-i şerîfler, nihâyet za’îf hadîs olabilir. Za’îf hadîsler, ibâdetlerin fazîletlerini, sevâblarını bildirmekde kıymetli olabilir. Dînin temel bilgileri bu tefsîrlerden alınmaz. İslâm dîninin esâsları için, bu kitâblar sened olmaz. Va’z ve hutbe kitâbları ve tesavvufun aşağı derecelerinde bulunanların kitâbları, nutk ve konferans gibidir. Böyle kitâblarda sened, vesîka aranmaz. Bundan dolayı, mevdû’ hadîsden başka, her çeşid hadîs yazabilirler. Dînin temeli olan kelâm kitâblarında ancak kuvvetli hadîs-i şerîfler delîl ve sened olur. Fıkh, ibâdet kitâblarında ise, âhâd hadîslerden ve za’îf ve mevdû’ hadîslerden başka hadîsler delîl ve sened olur. Sevâbının çok olduğu za’îf hadîslerle bildirilen ibâdetler yapılabilir. Mevdû’ hadîs ile ibâdet yapılması, harâm, belki küfr olduğunu, (İbni Âbidîn) “rahmetullahi teâlâ aleyh” abdest düâlarında bildirmekdedir.
(Câmi’-us-sagîr) ve (Câmi’ul-kebîr) kitâblarının [bunlar, büyük hadîs kitâblarıdır] sâhibi, Celâleddîn-i Süyûtî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, hadîs ilminde imâmlık derecesine çıkmışdır. Bunun ve imâm-ı Muhammed Gazâlînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” kitâblarında aslâ, bir mevdû’ hadîs yokdur.
Bir hadîsin mevdû’ olduğunu bildiren kimsenin, herşeyden önce, üsûl-i hadîs ilminde müctehid olması lâzımdır. Böyle bir müctehid, üsûl-i hadîs ilminin kâ’idelerine göre, bir hadîsin mevdû’ olduğunu isbât ederse, yalnız onun mezhebinde mevdû’ olur. Üsûl-i hadîs ilminde müctehid olan başka âlimlerin mezheblerinde de, mevdû’ olması lâzım gelmez. Bu âlimler “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, böyle hadîsleri, kitâblarında, sahîh hadîs olarak yazar. Müslimânlar da, onu hadîs olarak tanır.
(Hayât-ül-hayvân) kitâbının sâhibi, Muhammed Demîrîdir “rahmetullahi teâlâ aleyh”. (Kısas-ı enbiyâ) [imâm-ı Alî bin Hamza Kisâînindir] ve (Müstatraf) [(Müstatraf fî külli fenni Müztezraf) ismindeki bu kitâbı, Muhammed bin Ahmed Ebşîhî yazmışdır] ve (Enîsül-celîs) [bu kitâbı Alî bin Hasen Hullî yazmışdır] ve (Hazînet-ül-esrâr) kitâbı [Muhammed Hakkı yazmışdır] ve (Tuhfet-ül-ihvân) [Kur’ân-ı kerîm okumak hakkında olup, Halîl bin Osmân yazmışdır] ve (Mekârim-i ahlâk) [ibni Ebiddünyâ yazmışdır] ismindeki kitâblar, dînin temelini kuran kitâblar değildir. Bununla berâber, bu kitâbların sâhibleri büyük olduğundan, kendi mezheblerinde mevdû’ olan hadîslerin bulunmaması lâzım gelir. Mevdû’ diyenlerin kendi mezheblerinde mevdû’ olsa bile, mevdû’dur diyerek, âlimlerin inceden inceye gözden geçirdiklerini kıymetden düşürmek lâzım gelmez. Böyle, dışardan görenlerin safsataları ile, dîn-i islâm lekelenmez. Hadîs-i şerîflere mevdû’ diyen bir kimse, bir hadîsi eline alıp, delîl, şâhid ve sened ile mevdû’ olduğunu isbât edebilmelidir.
[Cehenneme gidecek olan yetmişiki fırkanın adamları ve münâfıklar, zındıklar, Ehl-i sünneti parçalamak ve kendi kötülüklerini örtmek için, birçok hadîs-i şerîfe mevdû’ demişlerdir. Ehl-i sünnet tanınan ba’zıları da, bu düşmanların kitâblarına aldanıp, birçok sahîh hadîsleri, mevdû’ sanmışlardır. Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” kitâblarını kavrıyamayıp düşmanlara aldananlardan biri de, Aliyy-ül-kârîdir. Çok kitâb yazmış, kıymetli kitâbları şerh etmiş ise de, (Ehâdîs-ül-mevdû’at) kitâbında, sahîh hadîslere mevdû’ demişdir. Din düşmanlarına aldanarak, en kıymetli kitâblardaki sahîh hadîs-i şerîflere mevdû’dur diyenler, din düşmanlarına, dîn-i islâmı yıkmağa yardım etmiş oluyor].