Kötü sözler söyledi ve gitdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Allahım, köpeklerinden birini ona musallat et, diye düâ etdi. Ebû Tâlib de orada idi. Uteybeye, ey kardeşimin oğlu, bu düâdan hangi hîle ile kurtulabilirsin, dedi. Ba’zıları da Ebû Tâlibin üzüldüğünü, Resûlullaha, ey kardeşimin oğlu bu düâdan sana ne menfe’at var dediğini rivâyet etmişlerdir. Uteybe bu düâyı babasına söyleyince, babası üzüldü. Bu hâdiseden sonra ticâret için kervânla Şâma gitdi. Yolda bir yerde konaklamışlardı. Orada bir râhib onlara; burada yırtıcı hayvân çokdur, dedi. Bunun üzerine Uteybe yol arkadaşlarına bana yardımcı olun. Muhammedin düâsından dolayı emîn değilim, dedi. Bütün yükleri yığdılar. Uteybeyi yüklerin en üstüne yatırdılar. Kendileri de etrâfını çevirip yatdılar. Gece yarısı bir aslan geldi. Oradakilerin herbirini tek tek kokladı. Sonra yüklerin üstüne sıçradı. Pençesiyle Uteybenin karnını yardı ve cânını Cehenneme yolladı. Hassân bin Sâbit “radıyallahü anh” bu hâdiseyi bir kasîdesinde anlatmışdır.
• Necâşî ile alâkalı hâdise: Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” Habeşistâna ikinci def’a hicret etdiklerinde seksen iki erkek ve yirmidört kadın idiler. Ca’fer bin Ebî Tâlib “radıyallahü anh” ve Ümmü Seleme “radıyallahü anhâ” da onlar arasında idiler.
Ümmü Seleme “radıyallahü anhâ” şöyle anlatmışdır: Habeşistânda ikâmetimiz sırasında râhatlıkla dînimizi açıkladık. Allahü teâlâya ibâdet ile meşgûl olduk. Hiç kimse bize mâni’ olmadı. Bizim râhat ve refâh içinde olduğumuz Mekkede duyulunca, Kureyşliler sözbirliği ederek, Amr bin Âsı ve Abdüllah bin Ebî Rebîayı hediyyelerle birlikde, Necâşîye ve patriklerine ve adamlarına gönderdiler. O iki kişi Habeşistâna gelip, hediyyeleri dağıtdılar. Sonra Necâşînin adamlarına dediler ki: Bir gurub kimse babalarının ve dedelerinin dînini bırakarak Mekkeden buraya geldiler. Melikin dînine de girmediler. Onların babaları ve akrabâları bizi gönderdiler. Melik onları bizim yanımıza katıp, Mekkeye göndersin dediler. Patrikler, bu durumu Melike kendiniz arz edin, biz de size yardımcı olalım dediler.