Bu asâyı al, ondan yayılan ışıkla evine git. Şeytânı evinde bir köşede bulursun. Bu asâ ile ona vur, buyurdu. Asâyı alıp mescidden çıkdım. Asâdan bir ışık yayıldı. Onun aydınlığında evime gitdim. Evdekiler uyumuşlardı. Evde köşelere bakdım. Şeytân bir köşede kirpi sûretinde duruyordu. Elimdeki asâ ile ona o kadar vurdum ki, sonunda evimden çıkıp gitdi.
• İbni Abbâs “radıyallahü teâlâ anhümâ” şöyle anlatmışdır: Bir gün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bize doğru geliyordu. O sırada bir bulut peydâ oldu. Biz o bulutdan yağmur yağacak diye ümmîd etdik. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, bu bulutu sürükleyen melek bana geldi ve selâm verdi. Yâ Muhammed “aleyhisselâm”, bu bulutu, Yemen diyârında falan vâdîye sevkediyorum, dedi. Birkaç gün sonra Yemenden develer üzerinde ba’zı kimseler geldi. Onlara sorduk. Bulutu gördüğümüz gün oraya yağmur yağdığını söylediler.
• Ebû Cüz’a adında bir kimse, Kubâda bir kadına âşık olmuşdu. Onunla bir dürlü buluşamadı. Pazara gidip Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” elbisesi gibi bir elbise satın aldı. O elbiseyi giyip Kubâya gitdi. Onlara beni Resûlullah gönderdi ve kendi elbisesini de bana giydirdi. İstediğin evde misâfir ol buyurdu, dedi. Kubâ halkı, Ebû Cüz’anın devâmlı kadınlara bakdığını farketdiler. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bizi dâimâ kadınlara bakmakdan sakındırırdı. Bu kişi kimdir ki, hiç çekinmeden devâmlı kadınlara bakıyor diyerek, o kimsenin hâlinden şübheye düşdüler. İşin aslını anlamak için, Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” iki kişi gönderdiler. O iki kimse Resûlullahın huzûruna vardıklarında, kaylûle uykusunda idi. Beklediler, uyanınca, yâ Resûlallah! Ebû Cüz’ayı Kubâya siz mi gönderdiniz, diye arz etdiler. Resûlullah, Ebû Cüz’a kimdir, diye sordu. Kendisini bize sizin gönderdiğinizi söyledi. Üzerinde sizin elbisenize benzer bir elbise var. Bunu bana Resûlullah giydirdi diyor. Biz onun hâlini öğrenmek için huzûrunuza geldik, dediler.