Kovası kuyuya düşdü. Ellerini kaldırıp; Allahım! Sen benim Rabbimsin. Susadığım ve yiyecek istediğim zemân kuvvet veren sensin. Allahım, senden başka, onları bana ihsân edecek yokdur. Bana su ve yiyecek ihsân et, diye düâ etdi. Kuyunun suyu yükseldi. Elini uzatıp kovasına su doldurdu. Abdest alıp, dört rek’at nemâz kıldı. Sonra bir kum yığınına doğru gidip, eliyle kovasına biraz kum koydu ve çalkalayıp içdi. Yanına yaklaşıp selâm verdim. Selâmımı aldı. Allahü teâlânın sana ihsân etdiği ni’metlerin fazlasından bana da yidir dedim. Allahü teâlânın ni’metleri bize gizli ve açık olarak her zemân gelir. Allahü teâlâya hüsn-ü zanda bulun, dedi ve kovasını bana verdi. İçinde kavrulmuş buğday ve şeker vardı, ondan içdim. Kandım ve doydum. Ondan dahâ lezzetli birşey içmemişdim. Mekkeye varıncaya kadar, onu bir dahâ görmedim. Mekkede bir gece yarısı onu gördüm. Nemâz kılıyordu. Tam bir huşû ile inleyip ağlıyordu. Bütün gece böyle devâm etdi. Sabâh nemâzı vakti girince, sabâh nemâzını kılıp, Kâ’beyi tavâf etdi ve dışarı çıkdı. Ben de arkasından gitdim. Bakdım ki, arkasında hizmetcileri vardı. İnsanlar etrâfında toplandılar. Bu zât kimdir diye sordum. Mûsâ Kâzım bin Ca’fer bin Muhammed bin Alî bin Hüseyn bin Alî bin Ebî Tâlibdir “radıyallahü anhüm ecma’în” dediler. Yolda bu zâtdan şöyle şöyle acâib hâller gördüm, dedim. Bu hâller bu seyyid için acâib ve garîb değildir, dediler.
• Hârûn Reşîd, Alî bin Yaktîne güzel elbiseler vermişdi. Bu elbiseler arasında, siyâh ibrişim ile dokunmuş altın yaldızlı gâyet güzel bir elbise vardı. Alî bin Yaktîn, Mûsâ Kâzımı “radıyallahü anh” çok sevdiği için, elbiselerin yanına bir mikdâr dahâ hediyyeler koyarak, hepsini ona gönderdi. Mûsâ Kâzım, o güzel gömlekden başka bütün hediyyeleri kabûl etdi. O gömleği geri gönderip saklamasını ve bir gün lâzım olacağını söyledi. Alî bin Yaktîn, bir gün kölelerinden birine kızıp kovdu. O köle Hârûn Reşîde gidip, efendim, Alî bin Yaktîn, Mûsâ Kâzımı “radıyallahü anh” imâm edinmişdir. Ona çok mâl gönderdi. Hattâ senin gönderdiğin ibrişimli, altın yaldızlı gömleği bile ona verdi, dedi.