ABBÂD BİN BEŞÎR VE ÜSEYD BİN HUDAYR
“radıyallahü anhümâ”
Enes “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Abbâd bin Beşîr ensârî ve Üseyd bin Hudayr ensârî, çok karanlık bir gecede, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûrunda idiler. Dışarı çıkdıklarında onlardan birinin elindeki bastonundan ışık yayıldı. Onun aydınlığında gitdiler. Birbirlerinden ayrılınca, ikisinin de bastonundan ışık yayıldı. Herbiri kendi bastonundan yayılan ışığın aydınlığında gitdi.
AMMÂR BİN YÂSER “radıyallahü anhümâ”
Emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Bir seferde idik. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Ammârı “radıyallahü anh” su getirmeğe gönderdi. Şeytân siyâh bir köle şekline girerek, onun su almasına mâni’ oldu. Ammâr “radıyallahü anh” şeytânı tutup yere vurdu. Şeytân, beni bırak sana mâni’ olmayacağım, dedi. Bırakınca yine mâni’ oldu. Ammâr “radıyallahü anh” onu tutup, tekrâr yere vurdu. Beni bırak sana mâni’ olmayacağım, dedi. Bu sefer sözünde durdu. Ammâr “radıyallahü anh” suyu aldı. Henüz Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûruna gelmeden, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”: “Şeytân siyâh bir köle sûretine girip, Ammârın su almasına mâni’ oldu ise de, Allahü teâlâ Ammâra zafer verdi” buyurdu. Bunu Ammâra bildirdik. O siyâh kölenin şeytân olduğunu bilseydim, onu öldürürdüm. Fekat burnunu ısırmak istemişdim. Fenâ bir koku hissetdim ve onu bırakdım, dedi.
ALÂ’ BİN HADREMÎ “radıyallahü teâlâ anh”
Muhâcirlerdendir. Bahreynde Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” vâlîsi idi. Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Hiç kimsede görmediğim üç acâib hâli Alâ’ bin Hadremîde “radıyallahü anh” gördüm: Birincisi: Deniz sâhiline gitmişdik. Bize Allahü teâlânın ismini söyliyerek denize girin, dedi. Biz de Allahü teâlânın ismini söyliyerek denize girdik. Develerimizin tabanları hâriç hiç bir yerimiz ıslanmadı. İkincisi: Denizden geçip, sahrâya ulaşınca çok susadık.