Zeynel’âbidîn Alî bin Hüseyn “radıyallahü anh” şöyle demişdir: Bu sebebden o meclis bize dar geldi. Dışarı çıkınca, Sa’îd bin Müseyyibin “radıyallahü anh” yanına gidip, durumu bildirdim. Umre niyyetiyle Mekkeye git, dedim. Umre için hâlis niyyetim yok dedi. Kardeşlerinden birinin evine git, dedim. Beni bu mescidden günde beş def’a çağırıyorlar, onu ne yapayım. Şimdiye kadar bu da’vete icâbet etmediğim vâki’ değildir, dedi. O zemân başka bir mescidde otur. Çünki seni ararlarsa önce bu mescide gelirler, dedim. Bu mescidde ibâdet etmeğe alışdım, burayı terk etmem, dedi. Ey kardeşim, sen hiç korkmuyor musun, diye sordum. Allahü teâlâ bilir ki, ben Ondan gayri hiç bir şeyden korkmam. Lâkin önce şuna düâ ederim ki, bu düâmın ortası ve sonu Allahü teâlâya hamd ve senâ ve Muhammed aleyhisselâma salât ve selâmdır. Allahü teâlâ o vâlîye beni unutdursun, dedi. Bir müddet sonra o vâliyi vazîfeden uzaklaşdırdılar ve Şâma gitdi. Yolda hizmetcisi abdest alması için hâzırlık yaparken, biraz dur, dedi. Sonra ben Zeynel’âbidîn Alî bin Hüseynin, Kâsım bin Muhammedin ve Sâlim bin Abdüllahın yanında, Sa’îd bin Müseyyibin boynunu vuracağım diye and içmişdim. O günden bu güne kadar hiç hâtırıma gelmedi. Bana yazıklar olsun, rezîl oldum, dedi. Hizmetcisi, Allahü teâlânın senin hakkında dilediği, senin kendi hakkında dilediğinden dahâ hayrlıdır, dedi.
Sa’îd bin Müseyyib “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Eyyâm-ı harrede yezîdîler Medîneye saldırıp, muhâcirîn ve ensârdan “radıyallahü anhüm” çoğunu şehîd etmişlerdi. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” mescidinde benden başka kimse yokdu. Nemâz vakti olunca, Ravda-i şerîfden müezzin sesi gelirdi. Nemâza dururdum. Şâm halkı mescide girip, beni göstererek şu deli ihtiyâra bakınız derlerdi. [Sa’îd bin Müseyyib, tâbi’înin büyüklerinden ve (Fükahâ-i seb’a)dan, ya’nî Medînenin yedi büyük âliminden biridir.]
SA’ÎD BİN CÜBEYR “radıyallahü teâlâ anh”
Tâbi’înden ve Kûfelidir. Fakîh, âbid ve fâdıl idi. Hicretin doksanbeşinci senesinde kırkdokuz yaşında iken Haccâc tarafından şehîd edildi. [Bir rek’at nemâzda Kur’ân-ı kerîmi hatm eden dört kişiden biridir.]