593

Nihâyet anneme bir düâ edin ki, düânız sâyesinde, önce ona Allahü teâlâ sabr ihsân etsin. Bunun üzerine Resûl-i ekrem Nevfelin vâlidesine dedi ki, gel bu yiğidi hayrlı yolundan men’ etme. Çileli annesi, Sultân-ı kâinâtın emrine muhâlefet etmedi. Dedi ki, Yâ Resûlallah! Oğlum, nev resîddir, Sefer ahvâlini bilmez ammâ, sana ısmarladım. Her hâlini gözetesin. Fahr-i âlem hazretleri, Allahü teâlânın izni ile olur, buyurdu. Bir rivâyetde sâlim ve ganîmetlerle dönünce, annesi Resûl-i ekremin huzûruna varıp, o hidâyet şemsi nûr-i nübüvvet ile etrâfı aydınlatıp, sürûr ile geldiler. Fakîr kadın rikâb-ı hümâyûna yüz sürüp, iştiyakla, oğlunu sordu. O şefkat deryâsı, musîbet [kötü] haberi vermekle gönlü kırılır endîşesi ile çekinip, hüsn-i edeble cevâb verip, dedi ki, geride kaldı. Gelenlerden süâl edesin. O derd sâhibi [Nevfelin annesi] bekledi. Hazret-i Alî “kerremallahü vecheh” se’âdetle geldikde, süâl etdi. Buyurdular ki, Habîbullahdan süâl etmedin mi? Miskîne [fakîr kadın] dedi ki, süâl etdim. Böyle cevâb buyurdular. Hazret-i Mürtedâ bildi ki, hazret-i Risâlet penâh, bunun gönlünü kırmamak için, musîbet haberini vermemişler. Sultân-ı kevneyne muhâlif söylemeyip, aynı şeklde cevâb verdiler. Sonra da hazret-i Osmân, hazret-i Ömer, böylece hazret-i Ebû Bekre erişdi “Rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în”.

Otuzbirinci Menâkıb: Hazret-i Bilâl-i Habeşî “radıyallahü teâlâ anh” bir kâfirin kölesi idi. Lâkin hazret-i Fahr-i âlemin mubârek ayağının toprağına yüz sürüp; kalbden müslimân olmuşdu. Bir büyük kilise vardı. İçindeki putlara hizmet için, kâfirler bir köylü ta’yin etmişlerdi. Birgün hazret-i Bilâl, o kiliseyi tenhâ buldu. İçeri girip, putların yüzlerini kirletdi. Acele ile dışarı çıkarken o hizmetci köylü, hazret-i Bilâl ile karşılaşıp, içeri girdi. Putları bu hâlde görünce, feryâd ederek, kâfirlerin oturdukları yere doğru varıp, hazret-i Bilâlden şikâyet etdi. Putlarına yapılan durumu bunlara bildirince, kâfirler Bilâlin efendisi üzerine gitdiler. Bir kölenin, bizim putlarımıza böyle ihânet etmesi uygun mudur. Elbette bu kulun [kölenin] hakkından gelmek gerekdir; dediler. Efendisi de bunlara dedi ki; mâdem ki benim kölem böyle küstâhlık yapdı. Size verdim. Ne yapmak isterseniz, öyle yapın. Onlar da Bilâli aldılar. Sıcak kum üzerine çıplak olarak koyup, mubârek karnı üzerine taş koydular. Sonra iki ellerini ve iki ayağını bağladılar.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.