(Ben vefât etdikden sonra, beni şu Beyt-i şerîfin kapısına götürün. Resûl-i ekrem hazretlerinin kabr-i şerîfleri oradadır. O kapıyı çalınız. Eğer o kapı size açılırsa, beni oraya defn ediniz.) Câbir “radıyallahü teâlâ anh” dedi ki, biz onu alıp, gitdik. O kapıyı çaldık, dedik ki, işte Ebû Bekr. İster ki, sizin yanınıza defn olunsun. O kapı açıldı. Biz o kapıyı kimin açdığını duymadık. İçeri giriniz, onu defn ediniz, sesini duyduk. Hâlbuki ne bir şahs, ne bir şey gördük.
Kırkbeşinci Menâkıb: Fahr-il kevneyn “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, âhırete sefer etdikden sonra, münâfıklar baş kaldırıp, arabların ekserîsi mürted oldular. İki vilâyetin ehâlisi islâmiyyetden ayrılmadılar. Mekke ve Medîne ehl-i islâmı sakladılar. Mürtedler ittifâk edip, zekât toplıyanları öldürdüler. İtâ’atden çıkdılar. Kadınlarının ellerine kına yakdılar. Resûl-i ekrem hazretleri âhırete sefer etdiği için, defler çaldılar. Nağme ile şi’rler okudular. Bu haber Eshâb-ı Güzîne geldi. Çok üzüldüler ve mahzûn oldular. Mescîde toplanıp, meşveret etdiler. Ondan sonra kalkıp, hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîkın evinin kapısına geldiler. Dediler ki, yâ Ebâ Bekr! Hazret-i Resûl, sizi yerine halîfe ta’yîn etdi ki, cümle müslimânların hâline mukayyed olasınız [hâllerini gözetesiniz]. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” âhırete sefer edeliden beri, dışarı çıkmadınız ve kimseye karışmadınız. Gece gündüz ağladınız. Lütf edip, şimdiden sonra dışarı çıkıp, müslimânların işlerini görüp, mürtedlerin üzerine varmak için lâzım olan tedârîki bir gün evvel görmek lâzımdır. Hazret-i Ebû Bekr, Habîbullah hazretlerinin ayrılığından o dereceye varmış idi ki, yürüyen meyyit olmuş idi. Lâkin ne çâre ki, din gayreti Onu yerinde koymadı. Bir münâdi ile seslendirdi ki, nemâza hâzır olun! Muhâcirin ve Ensârın temâmı bir araya geldiler. Emîr-ül-mü’minîn hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk, minber üzerine çıkıp, hutbe okudu. Buyurdu ki, Ey mü’minler! Biliniz ki, her kim Muhammed aleyhisselâma taparsa, Muhammed aleyhisselâm âhıret âlemine göç etdi. Her kim Muhammed aleyhisselâmın Allahına taparsa, o Allah diridir, şerîki yokdur. Yine dedi ki, Ey müslimânlar! Biliniz ki, münâfıklar, açıkdan fitne çıkardılar. Allahü teâlâ ve Resûlünün zekât toplayıcılarını öldürdüler. Eğer biz bu işi basit tutarsak, onlar kuvvet bulur. İslâmiyyet za’îf olur. Yemîn etdim ki, vallâhi, bugünden sonra onlar ile harb ederim. Onlar ile benim aramda kılınç vardır.