593

Fâris vilâyetine vardılar. Haber verdiler ki, arab askeri geldi. İrânlılar asker tedârik edip, bunlara karşı durmak istediler. Kisrânın askeri şehrden dışarı çıkıp, islâm askerinin karşısına kondular. İslâm askeri yirmibin kişi idi. Sa’d bin Ebî Vakkâsın “radıyallahü teâlâ anh” huzûruna elçi gönderdiler. Ne iş için geldiler ve maksadları nedir, sordular. Hazret-i Sa’d buyurdular ki, Allahü teâlâ hazretlerinin askeri biziz. Sizi dîn-i islâma da’vet ederiz, onun için geldik. Eğer sözümüzü kabûl etmezseniz, ceng ederiz. Kisrâya bu haber geldi. Kisra askerine dedi ki, yarın cenge hâzır olunuz. Acem pâdişâhlarına kisrâ derler idi. Bu pâdişâhın adı Yezdecerd idi. Dedi ki, bu gelen asker yirmibin kişidir. Siz yüzbinden çoksunuz. Onlardan niçin korkarsınız. Sabâh oldu. İki tarafın askeri atlara binip, saflar bağlayıp, davullar çalıp, alemler [bayraklar] dikdiler. Ceng yapmak için, bahâdırlar hâzırlandılar. Sonra iki asker birbirine girdi. İkisinin arasında mücâdele ayyûka çıkdı. O gün geceye kadar bu şeklde ceng etdiler. Gece olunca âsâyiş davulu çaldılar. Herbirisi çadırlarına döndüler. Bir rivâyet de şudur ki, o gece sabâha kadar muhârebe etdiler. Hiç dinlenmediler. Yezdecerdin pehlivânlarından Rüstem bin Mihribân ki ermenîdendir. Uzun zemân, muhârebe meydânında bahâdırlık yapıp, arab yiğitlerinin birinin elinde helâk oldu. Bunu helâk eden arab, şerâb içdiği için, kumandanın çadırında mahbûs idi. Bu mahbûs, Rüstemin bir kılınç vurması ile müslimânların şehîd olduğunu gördükçe, o dinsize diş bilerdi. Hazret-i Sa’dın mak’adında bir ağrı olduğundan o gün, muhârebedeki yerine tahteravân ile gitdi. Harb âletleri çadırda, câriyesinin yanında kalmışdı. O merd gâzî cârîyeye yalvarıp, mahbûs olmakdan kurtuldu. Hazret-i Sa’dın atını ve harb âletlerini de câriyeden ricâ ile alıp, hemen meydândaki Rüstemin yanına gitdi. İlk hücûmunda nârâ atarak Rüstemi titretdi ve göz açdırmayıp, ilk hamlede Rüstemi atından düşürüp, başını gövdesinden ayırdıkdan sonra, sözünde durup, doğruca hazret-i Sa’dın çadırında mahbûs olduğu yere geldi. Câriyeye, zinciri boynuna takdırdı. Sa’d bin Ebî Vakkâs, o merd gâzîyi tanıdı. Harb âletlerini ve atını da tanıdı. Çadırına gelerek vak’ayı câriyeden tafsîlâtı ile öğrendikden sonra, bu hâdiseyi Fârûku Ekreme [hazret-i Ömere] arz etdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.