Onuncu Menâkıb: Sefîne “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet eder. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Mescid-i şerîfi binâ etmeğe başladı. Kendi mubârek eli ile bir taş koydu. Sonra, Ebû Bekre “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki, Sen de taşını benim taşımın yanına koy. Sonra Ömer “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerine de buyurdu ki, yâ Ömer! Sen de taşını Ebû Bekrin taşı yanına koy. Buyurdu ki; Bunlar benden sonra halîfelerdir. Bu da(Şevâhid-ün nübüvve)den alınmışdır.
Onbirinci Menâkıb: Rivâyet olunmuş ki, Sahâbe-i güzînin “rıdvânullahi aleyhim ecma’în” çocukları oynaşırken, hazret-i Ebû Bekrin oğlu, hazret-i Ömerin oğluna, uzun fikrlinin oğlu, dedi. Hazret-i Ömerin oğlu ağlıyarak babasına varıp, Ebû Bekrin oğlu bana böyle dedi, diye şikâyet eyledi. Ömer “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri de bu sözden üzüldü. Dedi ki, mutlaka büyüklerinden işitip, öyle demişdir. Zîrâ çocuk kendisi böyle söylemez, deyip, kalkıp, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” huzûr-ı şerîflerine vardı. Durumu arz etdi. Hazret-i Habîbullah, hazret-i Ebû Bekri da’vet etdi. Hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” da huzûr-ı şerîflerine geldi. Ebû Bekre hitâb edip, buyurdular ki: Yâ Ebâ Bekr! Sen yatağa girdiğin vakt, ne düşünerek yatarsın. Ebû Bekr “radıyallahü anh”, bir nefesi veririm, geri almak müyesser olur mu, olmaz mı. Bir nefesi ki alırım geri vermek, mümkin olur mu, yâ olmaz mı, onu düşünürüm, dedi. Sonra hazret-i Ömere dönüp, buyurdu ki, sen ne düşünerek yatağına girersin. Ömer “radıyallahü anh” dedi ki, sabâha çıkar mıyım, çıkmaz mıyım, onu düşünürüm. Sonra, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazret-i Ömere buyurdu; yâ Ömer! Sen söyle; Ebû Bekrin fikrine nisbetle senin fikrin ne mikdâr uzun olur. Hazret-i Ömer o karşılığı teslîm edip, râzı oldu “radıyallahü anhümâ”. Nasıl ki, hazret-i Ömerin bir gece sabâha kadar fikri, bir nefese nisbetle uzundur. Lâkin bizim gibilerin fikrine göre gâyet kısadır. Yaşımız ilerledikçe emellerimiz uzar, amelimiz kısalır. Uzun emellerimizden [tûl-i emelden] Allahü teâlâya sığınırız.
Onikinci Menâkıb: İmâm-ı Begavî “rahimehullahi teâlâ”, [(Meâlim üttenzîl) adlı tefsîrinde;] meâl-i şerîfi, (Nemâzda kırâetini cehr ve ihfâ etme.