593

Vahy nâzil oldukda, dîn-i islâm ile müşerref oldular. Dâimâ Eşkâr adındaki atına binerdi. Mubârek arkasını [sırtını] kimse yere getirememiş idi. Hattâ ilk önce Muhammed Mustafâ “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin emr-i şerîfi ile kan döken hazret-i Hamza olmuşdur. Uhud gazâsında şehîd olmuşdur. Server-i kâinât aleyhi ekmelüttehiyyât, Ona (Reîs-üş şühedâ) diye zikr etmişdir. Menkıbelerinin nihâyeti yokdur.

Sözümüze dönelim: Bir gün Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin huzûrlarında Anterin erliğini ve dilâverliğini, boyunu-posunu ve yapdığı gazâları anlatdılar. Emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” orada hâzır idi. Anterin evsâfını, kulağı ile işitince, Antere âşık oldu. Kalbinden geçirdi ki, ne olaydı Anteri, silâhı ve atı ile görüp, konuşaydım. Sultân-ı kevneyn ve Resûl-i sakaleyn “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, nübüvvet nûru ile, kalbinden geçeni bilip, buyurdular ki, (Yâ Alî! Anteri görmek istersen, falan dereye var. Yâ Anter, bana gel diye, çağır!) Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” o dereye varıp, seslendi, yâ Anter, beri gel. O dereden ve etrâfında olan dağlardan ve düzlüklerden, birçok, hesâbsız sesler geldi ki, lebbeyk, lebbeyk [buyur] yâ Alî, hangimizi istersin, diyorlardı. Şaşırdı. Ne yapacağını bilemedi. Gaybdan bir ses geldi ki, yâ Alî! Birçok Anter dünyâya gelip, toprak içinde yatarlar. Onu anası ve babası ismi ile çağır. Tekrâr hazret-i Alî “kerremallahü vecheh” filan oğlu Anter deyip, çağırdıkda, Anter bütün silâhlarını kuşanmış olarak, Allahü teâlâ hazretlerinin emri ile, hazret-i Alînin huzûr-ı şerîflerine gelip, selâm verdi. Hazret-i Alî “kerremallahü vecheh” esedullah iken, erlikde ve behâdırlakda eşi ve benzeri yok iken, Anterin boy, pos, heybet ve selâbetini müşâhede etdikde, kalb-i şerîflerine bir korku geldi. Kâdir-i mutlak olan Allahü teâlâyı tenzîh ve takdîs, tekbîr ve tesbîh etdi.

Kırkyedinci Menâkıb: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki, (Ben ilmin şehriyim. Alî kapısıdır.) Hâricîler bu hadîs-i şerîf için, Alî “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerine hased etdiler. Hattâ hâricîlerin büyüklerinden on kimse, dediler, biz hazret-i Alîden “kerremallahü vecheh” hepimiz bir mes’eleyi ayrı ayrı soralım. Eğer herbirimize ayrı ayrı cevâb verirse, biliriz, âlimdir, ve fâdıldır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.