•
Çâr-ı yârı münkir olan yazık oğul,
Sen bu medhi, bu âsîden yaz oğul.
Nerde olsan sen bunu okuyasın,
Rûha kuvvet, nefsini kakıyasın.
Azûben azgın yola gitmiyesin,
Mustafânın dînini unutmıyasın.
Küfrü îmânı bir yere katmıyasın,
Dünyâlığa özünü satmıyasın.
Dünyâyı gör, niceleri hor eyledi,
Tutdu zihnini, görmedi kör eyledi.
Rahmet-i Hakdan onu, kaçar eyledi,
Âhır onun yerini nar eyledi.
Ver salevât, gör tecelli-i safâ, Mustafâya,
hem Çâr-ı yâre bâ-safâ.
Bil ki onlar dînin çırâğıdır,
Ver salevât kalbinin durağıdır.
Ölü gönül Hak ile her dem dirile,
Rahmet-i Hak, gele kalbe dizile.
Hubb-ı dünyâ kalb içinden sürüle,
Hazret-i Hakdan sana hidâyet verile.
•
Çünki kalbin ânların meydânıdır,
Meydân eri durmaz özün tanıtır.
Paylarında bu âşıkın cânıdır,
Önlerinde yatmak onun şânıdır.
Pervâz eyler, her dem ona gitmeğe,
Bu tecellî bu âşıkın cânıdır.
Çünki cânım onların kurbanıdır,
Çünki onlar kalbimin sultânıdır.