1249

(Zerre-nâme), (İskender-nâme), (Fadîletnâme), (Hakîkatnâme) ve (Risâle-i İstivâ) gibi kitâbları, şî’îler arasında yaygındır. Bektâşîlerin, (Vilâyetnâme), (Kaygusuz Abdâl risâlesi), (Hutbetülbeyân), (Seyyid Nesîmî dîvânı), (Küçük vilâyetnâme), (Terzi Alî dede risâlesi) ve (Türâbî Alî dede risâlesi) gibi kitâblarının hurûfîlikle hiç ilgileri yokdur. (Vâridât-i ilâhiyye) kitâbının sâhibi, Samavne kadısının oğlu şeyh Bedrüddîn ve halvetî tarîkatinden Niyâzî Mısrî ve Bayrâmîden Hamza Bâlî ve İsmâ’îl Ma’şûkî, hurûfî değildirler). Müncî baba şeyh Muhammed Süreyyâ da, (Tarîkati aliyyeyi Bektâşiyye) kitâbında, (Ehl-i sünnet olanlar, Alînin şî’asıdır. Alîye mensûb olan, bizzarur ehli sünnetdir. Bektâşîlik için, ister şî’a desinler, ister sünnî desinler, bizce müsâvîdir. (Câvidân) kitâbının hakîkî bektâşîlikle kat’iyyen bir ilgisi yokdur. O kitâb, islâm ahlâkını temelinden yıkmakdadır. Hurûfîlik, islâmiyyeti hiçe saymakda, sefâheti, içkiyi ibâdet yerine koymakdadır) diyor. Görülüyor ki, hakîkî bektâşîler, şî’îliği ve sünnîliği, Ehli beyti sevmekde birleşdirmekdedir. Hâlbuki şî’îlik, Eshâb-ı kirâmı sevmemek demekdir. Sünnî olmak ise, Ehli beyti de ve Eshâb-ı kirâmın hepsini de çok sevmek demekdir. Hakîkî bektâşî olduğunu bildiren, ya’nî Hâcı Bektâş-ı Velî “rahmetullahi teâlâ aleyh” hazretlerinin yolunda olan Bektâşîler, şî’î olmağı, bir bakımdan red etmiyorlar ise de, hurûfî tarîkatinin kötülüklerinin bunlarda bulunmadığı anlaşılmakdadır. Bugün memleketimizde bulunan alevîlerde ve bektâşîlerde, hurûfî tarîkatindeki kötülüklerin hiçbiri yokdur. Türkiyedeki alevîlerin ve bektâşîlerin ve sünnîlerin hepsi, Ehl-i beyt-i nebevîyi çok sevmekde ve birbirlerini kardeş bilmekdedirler.

Yavûz Sultân Selîm hânın Şâh İsmâ’îl ile harb ederek şî’îlere büyük darbe indirmesinin mühim bir sebebi de, büyük Ehl-i sünnet âlimi Molla Arabın öğütleridir. (Mir’ât-i kâinât)da diyor ki, (Molla Arabın ismi, vâ’ız Muhammed bin Ömer bin Hamzadır. Babası ile dedesi Mâ-verâ-ün-nehrden Antakyaya gelmişdir. Molla Arab burada tevellüd etmişdir. Küçük yaşda, Kur’ân-ı kerîmi, Kenz ve Şâtibî ve ba’zı metnleri ezberledi. Babasından ve amcaları şeyh Hüseyn ve şeyh Ahmedden ders aldı. Halebde ve Kudüsde çok şey öğrendi. Hacdan sonra, Mısrda imâm-ı Süyûtîden ve Şa’bîden hadîs icâzeti aldı. Mısrdaki çerkes sultânlarından melik Kaytbay tarafından vâiz ve müftî yapıldı. Sultân için (Nihâyet-ül-fürû’) fıkh kitâbını yazdı. 901 [m. 1496] de Sultân vefât edince, Bursaya, sonra İstanbula geldi. İkinci Bâyezîd Hân için yazdığı (Tehzîb-üş-şemâil) ve (Hidâyet-ül’ibâd-ilâ-sebîl-ir-reşâd) kitâbları şöhretini artdırdı. Yundu seferine katılıp, Meton şehrinin fethine sebeb oldu. Sultân Selîm hânı şî’îlerle cihâda teşvîk ve tahrîk eyledi. Bu maksadla (Essedâd fî fedâil-il-cihâd) kitâbını yazdı. Çaldıran seferine katılıp, askere va’z ederek cesâret verirdi. Muhârebede düâ eder, Pâdişâh, Âmîn derdi. Sarayköy ve Üskübde on sene va’z ve nasîhat ederek çok kâfirin hidâyetine sebeb oldu. Sultân Süleymân hân ile de Engürüs seferine katılıp, zafer için yapdığı düâları makbûl-i ilâhî oldu. Sonra Bursaya gelip çeşidli kitâb yazdı. Kimyâ bilgisi de çokdu. İki mescid, iki de câmi’ yapdı. 938 [m. 1532] de vefât etdi. Bursada, molla Arab mahallesinde, molla Arab câmi’i yanındaki türbesindedir. Sîret-i Nebevîyi bildiren (Tehzîb-üş-şemâil) ve (El-mekâsid fî fedâil-il-mesâcid) kitâbları meşhûrdur. Hâl tercemesi, (Şakâyık) kitâbında uzun yazılıdır.)

Evliyâya kim bakarsa, ten gözîle serseri,
bî basardır, cânı yokdur, ölüdür, değil diri.

Evliyâ cândır, gerekdir can gözîle bakıla,
zîrâ ki, canlı kişiler, câna olur müşteri.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.