Bu hadîs-i şerîflerin ma’nâsı, halâl diyen veyâ kalbi, bunu kötü bilmiyen kimse demekdir. Yâhud, şerâb içmeği âdet edinen kimse, tevbe etmeden ölürse, son nefesde îmânı gider demekdir. Îmânla gitmek istiyen, şerâb içmemelidir. Şerâbı içene, getirene, taşıyana, hâzırlayana, satana ve i’mâl edene, Allahü teâlâ ve Resûlü la’net eder. Şerâb satanın aldığı para harâm olur. Dünyâda belâlardan kurtulmaz. Serhoş iken kıldığı nemâzları sahîh olsa da, kabûl olmaz, ya’nî sevâbı olmaz. Bir hadîs-i şerîfde, (Şerâb içmeği âdet eden, vesene tapan gibidir) buyuruldu.
Tahtâvî, (İmdâd) şerhinde diyor ki, (Odundan, altından, gümüşden yapılmış insan heykeline, (Sanem) denir. Taşdan yapılan insan heykeline, (Vesen) denir. Kumaşa, dıvâra ve başka yerlere yapılmış cânlı ve cânsız resmlerine, (Sûret) veyâ (Tasvîr) denir. Yalnız cânlı resmlerine, (Timsâl) denir. Saneme, vesene, sûrete ve timsâle tapınmak, onların fâide ve zarar yapacaklarına inanmak, şirk çeşidlerinden biri olur. Böyle tapınanlara, (Putperest) ve (Müşrik) denir).
Bir hadîs-i şerîfde, (Bir yudum şerâb içene, Allahü teâlâ üç gün gadab eder) buyuruldu. Ya’nî, buna tevbe etmedikce, üç gün içindeki iyiliklerine sevâb verilmez ve günâhları afv edilmez. Üç gün içinde ölürse, îmânsız gitmesinden korkulur. Bir kadeh içene, Allahü teâlâ kırk gün gadab eder.
Fıkh kitâblarında, meselâ (Hidâye)de diyor ki: Üzüm şerâbı sözbirliği ile harâmdır. Halâl diyen kâfir olur. Bir damla içene had vurmak vâcib olur. Sa’îd bin Müseyyib diyor ki, (Geçmiş ümmetlerin hıyânet yapmalarına, kâfir olmalarına sebeb, şerâb içmek idi). Emîr-ül-mü’minîn Osmân “radıyallahü anh”, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” minberinde hutbe okurken, (Ey insanlar! Şerâb içmekden sakınınız! Biliniz ki, şerâb içmek, bütün kötülüklerin anasıdır) buyurdu. Bir hadîs-i şerîfde, (Şerâbda devâ, ilâc hâssası yokdur. Hastalık yapar) buyuruldu.
(Erba’în)de diyor ki: Abdüllah bin Mes’ûd buyurdu ki, (Şerâb içen kimse, tevbesiz ölürse, mezârını açınız! Yüzünü kıbleye karşı görürseniz, beni öldürünüz!).
Şerâb içenler, beş fâidesi olduğunu söyliyor: 1- Kan yapar. Yüzü kızartır. Güzelleşdirir diyorlar. 2- Kuvvet verir diyorlar. 3- Hazmı kolaylaşdırır diyorlar. 4- Şehveti artdırır diyorlar. 5- Sıhhati korur diyorlar. Bu sözlerinin hepsi yanlışdır. Tecribeler, tersini göstermekdedir. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Gece nemâz kılanların yüzü güzel olur). Şerâb içmekle, günâh işlemekle, yüz güzel olmaz. İbâdet, tâ’at etmekle güzel olur. Şerâb içenlerin, fâsıkların yüzleri çirkin, iğrenç oluyor. Allahü teâlâ, Enfâl sûresi, altmışaltıncı âyetinde meâlen, (Yüz mü’min, ikiyüz kâfire gâlip gelir) buyurdu. Ya’nî bir za’îf mü’min, iki kuvvetli kâfire gâlip gelir. Şerâb hazmı kolaylaşdırır. Evet öyledir. Fekat hazmı kolaylaşdıran ve fâideli olan, başka halâl şeyler de vardır. Sıhhati koruması doğru olmadığını dahâ önce, hadîs-i şerîfde bildirmişdik. Şerâb içmenin çeşidli hastalıklara yol açdığı meydândadır. Aklı azaltmakdadır. Kara ciğeri bozmakdadır. Beyni ve sinirleri harâb etmekdedir. [Eczâcılık bülteni [m. 1970-1] sayısında, (İçki kullananlarda ağız ve buğaz kanserinin iki misli olduğunu Fransız doktorları bildiriyor) demekdedir.] Şerâbın zararı fâidesinden, günâhı ise, her günâhdan çokdur. Şehveti artdırması da, birkaç seneye mahsûs olup, az zemân sonra azaltarak, zevcenin cimâ’ hakkına mâni’ olmakda, âile se’âdeti yıkılmakdadır. (Rıyâd-ün-nâsıhîn)den terceme temâm oldu.
İstanbulda Enver Örenin neşr etdiği günlük Türkiye gazetesinin 17 Mart 1979 nüshasında diyor ki, Birleşik Amerika sıhhat enstitüsünce yapılan açıklamada, alkollü içkilerin, bu memleketde, senede ikiyüzbeşbin kişinin ölümüne sebeb olduğu tesbît edilmişdir. Bunların çoğu karaciğer sirozundan ve içkili araba kullanmakdan ölmüşlerdir. Ondört ve onyedi yaşları arasında alkol ibtilâsının artdığı, bu sebebden, mekteblerde, vurucu, kırıcı saldırıların çoğaldığı da bildirilmişdir.