369

Sâhibi dartdı, tam geldi ve Selmân-ı Fârisî de “radıyallahü anh” hür müslimânlar arasına girdi.

7— (Teksîr-i berekât) mu’cizesidir. Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” buyuruyor ki: (Bir gazâda aç kalmışdık. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”: (Bir şeyler var mı?) buyurdu. (Evet yâ Resûlallah! Torbamda bir mikdâr hurma var), dedim. (Onu bana getir) buyurdu. Getirdim. Mubârek elini torbama sokdu ve bir avuç hurma alarak, yere serdiği mendil üzerine koydu ve bereket için düâ buyurdu. Orada bulunan Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” gelip, ondan yidiler ve doydular. Sonunda bana: (Yâ Ebâ Hüreyre! Sen de bu mendildeki hurmadan bir avuç al ve azık torbasına koy!) buyurdu. Bir avuç aldım ve torbama koydum. Torbamda bu hurmalar hiç bitmedi. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” hayâtında ve dahâ sonra, Ebû Bekr, Ömer ve Osmân “radıyallahü anhüm” hilâfetleri zemânlarında hem yidim, hem de ikrâm etdim. Yine bitmedi. Ne zemân ki, Osmân-ı Zinnûreyn “radıyallahü anh” halîfe iken, şehîd edildi, azık torbam çalındı.)

Peygamberimizden “sallallahü aleyhi ve sellem” bunun gibi pek çok mu’cizeler zuhûr etmişdir. Diğer Peygamberler için de, buna benzer mu’cizeler kitâblarda zikr edilmişdir. Bu mu’cizelerden ba’zıları, Elyesa’ aleyhisselâmdan da zuhûr etdiği (Ahd-i atîk)in ikinci melikler kısmının dördüncü bâbında [ve birinci meliklerin onyedinci bâbının onuncu âyetinden i’tibâren] yazılıdır. Böyle bir mu’cize, Îsâ aleyhisselâm için de vâki’ olup, bir kaç parça ekmek ve balık ile dört-beşbin kişiye yemek yidirdiği bütün İncîllerde yazılıdır. [Matta bâb ondört, âyet onbeş ve devâmı. Markos bâb altı, âyet otuzbeş ve devâmı.]

8— (Selâm ve şehâdet-i eşcâr) mu’cizesidir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” kendisinden mu’cize isteyen bir a’râbîye cevâb olarak, yolun kenârında bulunan bir ağacı çağırdı. Ağaç köklerini toplayıp, sürüyerek Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûruna geldi ve peygamberliğine şehâdet etdikden sonra, yerine geri gitdi.

Bir def’a da, bir hurma ağacı Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” peygamberliğini tasdîk etmiş, sonra tekrâr eski yerine dönmüş idi.

[Medîne-i münevverede, mescid-i nebevî içinde dikili bir hurma kütüğü vardı. Bu kütüğe Hannâne denirdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, hutbeleri ona dayanarak okurdu. Minber yapılınca Hannânenin yanına gitmedi.] Bu hurma kütüğü Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” ayrılığından inlemeğe başladı.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.