369

Resûlullaha “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” getirdiler. Mubârek eli ile gözünü yerine koyup,(Yâ Rabbî! Gözünü güzel eyle!) dedi. Bu gözü, diğerinden güzel oldu. Ondan dahâ kuvvetli görürdü. [Ebû Katâdenin torunlarından biri halîfe Ömer bin Abdülazîzin yanına gelmişdi. Sen kimsin dedi. Bir beyt okuyarak, Resûlullahın mubârek eli ile gözünü yerine koymuş olduğu zâtın torunu olduğunu bildirdi. Halîfe bu beytleri işitince, kendisine ziyâde ikrâmda ve ihsânda bulundu.]

Bir gün iki gözü a’mâ bir kimse gelip: (Yâ Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”, düâ et, gözlerim açılsın) dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ona: (Kusûrsuz bir abdest al! Sonra yâ Rabbî! Sana yalvarıyorum. Sevgili Peygamberin Muhammed aleyhisselâmı araya koyarak, senden istiyorum. Ey çok sevdiğim Peygamberim Muhammed aleyhisselâm! Seni vesîle ederek, Rabbime yalvarıyorum. Senin hâtırın için kabûl etmesini istiyorum. Yâ Rabbî! Bu yüce Peygamberi bana şefâatcı eyle! Onun hürmetine düâmı kabûl et) düâsını okumasını söyledi. O zât abdest alıp gözlerinin açılması için böyle düâ etdi. Hemen gözleri açıldı. [Bu düâyı müslimânlar her zemân okumuşlar ve dileklerine kavuşmuşlardır.]

11 — (Çeşidli yaralılara ve hastalara şifâ vermesi) mu’cizesidir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bir avuç toprağa üfleyip, onu bir yaraya sürdükleri zemân yara iyileşir veyâ verdiği birşeyi içen veyâ yiyen hasta, şifâ bulurdu. Bunun misâlleri pek çokdur.

Gözleri iyice görmez olmuş ve beyâzlaşmış bir ihtiyârın gözlerine, mubârek nefesleri ile üfleyince, derhâl şifâ bulup, o ihtiyâr kendi elbisesini diker oldu.

İyâs bin Seleme diyor ki, Hayber gazâsında, Resûlullah beni gönderip, Alîyi “radıyallahü anh” istedi. Alînin “radıyallahü anh” gözleri ağrıyordu. Elinden tutup, güçlükle getirdim. Mubârek tükrüğünü, parmakları ile Alînin “radıyallahü anh” gözlerine sürdü. Sancağı eline verip, Hayber kapısında döğüşmeğe gönderdi. Çok zemândır açılamıyan kapıyı hazret-i Alî, yerinden sökerek, Eshâb-ı kirâm kal’aya girdiler. Alî “radıyallahü anh”, ömrü boyunca, bir dahâ göz ağrısı çekmedi.

Kendisine, dilsiz ve mecnûn olan bir çocuk getirdiler. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” abdest aldıkdan sonra, geride bırakdığı sudan içirdiler. Derhâl şifâ bulup, konuşmağa başladı ve akllı oldu.

Muhammed bin Hâtib diyor ki, küçük idim. Üstüme kaynar su döküldü.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.