369

Bu âyetlerde, Îsâ aleyhisselâmın Peygamberliği ve Allahü teâlânın vahy etmesi ile konuşmuş olduğu, açıkca bildirilmekdedir.

Matta İncîlinin yirmiüçüncü bâbının sekiz, dokuz ve onuncu âyetlerinde, Îsâ aleyhisselâmın, (Fekat siz Rabbî diye çağırılmayı istemeyiniz. Zîrâ sizin mualliminiz birdir. Ya’nî Mesîhdir. Cümleniz kardeşlersiniz. Yeryüzünde kimseyi Babamız diye çağırmayın. Zîrâ babanız birdir. O dahî göklerdedir. Ne de efendi diye çağrılın, çünki efendiniz birdir, Mesîhdir) dediği bildirilmekdedir. Bu âyetlerde de, (Baba) kelimesinin mecâzî ma’nâ ile kullanılmış olduğu ve Îsâ aleyhisselâmın mertebesinin, ülûhiyyet [ilahlık] makâmı olmayıp, bir muallim ve bir terbiyeci ve ıslâh edici, ya’nî bir Peygamber olduğu bildirilmekdedir.

Matta İncîlinin yirmialtıncı bâbının otuzaltıncı âyetinde ve devâmında, (O zemân Îsâ onlarla berâber Cetsemâne denilen bir yere gelerek, Petrus ile Zebedinin iki oğlunu yanına aldı ve şâkirdlerine: Ben şuraya gidip düâ edinceye kadar, siz burada oturun, dedi. Kendisi çok sıkılmağa ve kederlenmeğe başladı. O zemân onlara, canım ölüm derecesinde çok kederlidir, mahzûndur. Burada durup benimle uyanık olun dedi. Biraz ileri gidip yere kapanıp: Ey Baba! Eğer mümkin ise bu kâseyi benden al. Senin istediğin gibi olsun, diye düâ etdi. Îsâ şâkirdlerin yanına geldi. Onları uykuda buldu. Petrusa dönerek nasîhat etdi. İkinci kerre gidip, ey Baba, eğer ben, o kâsedekini içmeden almak mümkin değil ise, senin irâden olsun, diye düâ etdi. Tekrâr şâkirdlerin yanına geldi. Onları yine uykuda buldu. Tekrâr uzaklaşıp, aynı sözleri söyliyerek üçüncü def’a aynı düâyı yapdı) demekdedir.

Hıristiyanların, Îsâ aleyhisselâma iftirâ ederek, Onu ülûhiyyet derecesine yükseltmelerine cevâb olarak, İncîllerde başka hiçbir delîl olmasa bile, yukarıdaki Îsâ aleyhisselâmın kendisinin bir kul, Babanın da, bir olan Allahü teâlâ olduğu anlaşılan bu sözleri kâfîdir. Îsâ aleyhisselâm, hıristiyanların zan etdikleri gibi, Allahın biricik oğlu olup, insanlığı kurtarmak için gelmiş olsaydı, ölüm korkusu ile muzdarip ve mahzûn olur mu idi? Yerlere kapanıp kâseyi benden al diye yalvarır, düâ eder mi idi? [İncîllerde Îsâ aleyhisselâm kendinden bahs ederken(insanoğlu) demekdedir. Bunu hıristiyanlar da bildikleri hâlde (insanoğlu=Allah) gibi mantıksız bir i’tikâda [inanca] düşmüşlerdir.]

Hıristiyanlar, teslîs ya’nî üç tanrı inancını İncîllerde gördükleri (Baba), (Oğul) kelimelerinden çıkarmışlar ve misli görülmemiş bâtıl bir i’tikâd ortaya koymuşlardır. Îsâ aleyhisselâm, kendisi için (Allahın oğlu) demeyip, pekçok yerlerde (İbn-ül-insan=insanoğlu) ta’bîr etmişdir. [Eğer hakîkaten İbnullah olsaydı, İbn-ül-insan demezdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.