Nihâyet mîlâdî üçyüz yıllarında bu ihtilâflar iyice büyüyerek, hıristiyanlar iki büyük fırkaya ayrıldılar. Bir kısm hıristiyanlar, Îsâ aleyhisselâmın hiçbir fark olmadan aynen Allah olduğunu iddiâ ediyorlardı. Bunların reîsi İstanbul piskoposu Atnasius idi. Diğer kısm hıristiyanlar ise, Îsâ aleyhisselâmın mahlûkların en üstünü ve Allah tarafından gönderilmiş bir Peygamber ve Allahın kulu olduğu inancında idiler. Bunların reîsi de, Aryüs (Arius) ismindeki râhib ile İzmit piskoposu Ushiyus idi. [Bundan önce Antakya patriki Yûnüs Şemmâs da, Allahü teâlânın bir olduğunu i’lân etmişdi. Çok kimseler doğru yola gelmişdi. Fekat sonradan, teslîse inanan ba’zı papazlar, teslîse [üç tanrıya] tapınmağa başladılar ve bunu yaymağa uğraşdılar. Böylece, teslîse inananlar da çoğaldı.] Teslîse inananlar ile, Îsâ aleyhisselâmın Allahın kulu ve Peygamberi olduğuna inananlar arasındaki münâkaşalar, bütün milletin efkârını karışdırdı. Devlet işleri de, sıhhatli bir şeklde yapılamaz hâle geldi. Bunun üzerine, İmperator Büyük Kostantin, bu karışıklıklara kat’î bir son verilmesi için, İznikde üçyüzyirmibeş târîhinde, büyük bir rûhban cem’iyyeti topladı. Bu meclisde, hıristiyan din adamlarının ileri gelenleri bulundu. Birçok konuşmalardan sonra, Atnâs tarafdârları gâlib geldi. Üçyüzondokuz papazın ittifâkı ile, Îsâ aleyhisselâmın Allahın biricik oğlu olduğu, Allahın sulbünden geldiği, Allahdan Allah, Nûrdan Nûr, Allah-ı hakîkînin, Allah-ı hakîkîsi olduğu ve Rûh-ül-Kuds ya’nî azîz rûhunda Allah olduğuna îmân etmek esâsları, kabûl edildi. Bu İznik konsilinin ahvâlini bildiren (Nicofor)târîhinin sekizinci kitâbının yirmiüçüncü faslında ve (Barunius) târîhinin birinci cildinde, (Aryüs tarafdârları ile Atnâs tarafdârlarının konuşmaları devâm ederken, meclis a’zâsından Karizamet ve Mizuniyus isminde iki piskopos vefât etmişlerdi. Meclis sonunda, yazılan kararnâmenin imzâsı sırasında, dirilip mezârlarından kalkdılar ve imzâ atdıkdan sonra tekrar vefât etdiler) demekdedir. Kalem ucu ile yazarak, ölüleri diriltmenin kolay olduğu asrlarda, kilise târîhcileri gibi emîn ve i’timâdlı olacak kimseler bile, hamiyyet ile böyle bir yalanı söylemekden kendilerini alamamışlardır. Nasrânî [Îsevî] dîni gibi, sahîh bir dîni, güyâ revâc bulmasına sebeb olur zannı ile, bu gibi garîb şeylerle doldurup, çeşidli maskaralıkların etrâfında dönüp durmuşlardır.
[İznik meclisi sonunda, İskenderiyye patrîki Aleksandrus ve Atnâsın gayretleriyle Aryüsün kâfir olduğu i’lân edildi ve la’net edildi.